Kim bu körlük örtüsüne tutunacak kadar korkak olabilir ki? Kim içtenliğin yok olabileceğinden korkacak kadar aptal olabilir ki?
******
Acını sev!
******
Acını sev, insan acısını sevmeli. Niye biliyormusun, acı insanın içindeki gerçek insana dair katışıksız bir duygudur. İnsan rol yaparak acı çekip gözyaşı dökemez. Acı çıplaktır!....
******
Aşk değiştirir insanı
******
Gerçeğin ağırlığını alıyor aşk. Hayatı hafifletiyor.
******
Neyle uyursan onunla uyanırsın!
******
Bilgiyle yaşar insan zan ile ölür.
******
Kimilerine göre insanı başarıya ulaştıran niyet ve iyi niyettir. Kimilerine göre insanın başarıya ulaşması için uzak erimli odaklanmaya ihtiyacı vardır.
******
Kaderimize hükmeden kararelığımız mı?
O halde kararlılığımıza hükmeden kader kimim kaderi?
******
Ya kolaylaştır, yol göster, başarı ver ya da isteği boşalt, istek verme!
Mevlana
*******
İnsanı insan yapan nefsidir, yoksa melek olurduk.
*******
"Gitme" dedikleri yere gideriz
"Bırak" derler bırakmayız.
"Yapma" derler yaparız.
"Sus" derler konuşuruz.
*******
Hayat filmdir!
******
İnsan kendi kaderinin yazıcısı olsa mutlaka acıyı kaldırırdı hayatından. Mutlu bir hayat.....
*******
Sonuçta insanız. Ne kadar da acı eşiğiniz yüksek olursa olsun bir yerde gelip her şey düğümleniyor ve siz bu düğümü açmaya çalışırken sadece güç değil kan da kaybediyorsunuz. Ancak her gecenin bir sabahı var. Ve bu gece de geçecek.
******
İman iki eşit parçadır, yarısı sabır yarısı şükür!
******
Bir şarkısı bir şiiri olmayanın hep eksik, tamamlanmamış bir yanı olduğunu düşünürüm.
******
Bir şarkınız var mı, dinlerken iç geçirdiğiniz ve öyküsünü de bildiğiniz için, içinizi daha da yakan? Mutlaka vardır. Olmalı zaten. Bir şarkın olsun ve bir öykün.
Aşk ve insan böyle ayakta kalır ve asla unutulmaz da.....
******
İnsanı doğruları değil yanlışları mükemmelleştirir!
******
Bir çok insan matematiğin yasalarını bilir ve güzel sanatların birçoğunda da beceri sahibidir. Fakat çoğu insan yaşamı yöneten yasalarla, yaşama sanatı denilen o güç sanat hakkında az şey bilir. Bir insan bir uçak yapabilir ve onunla bütün dünyayı baştan başa dolaşabilir.
Fakat nasıl mutlu, başarılı ve memnun olunacağını öğreten o basit sanatın tamamıyla cahilidir.
Jean Jacgues Rousseau
******
Tutunmak mıdır peki yaşamak?
*******
Mezar taşınızda iki tarih olacak ve bütün arkadaşlarınız bunu okuyacak; işte bütün mesele bu iki tarih arasında neler olup bittiği.
*******
Eş olan iki güvercin yuvalarını buğday ve arpa ile doldururlar. Sonra da bunlara yaz ayı boyunca dokunmamak, kışın yemek için sözleşirler..... Ancak erkek güvercin bir vakit sonra yuvadaki yemin azaldığını görünce eşine çıkışır. Sözleştiklerini, bu yemlere dokunmayacaklarını hatırlatır. Dişi güvercin bir tane bile almadığını söyler ama eşini inandıramaz. Erkek güvercin de sinirlenir ve eşini öldürüp yuvadan atar.
Yaz geçip yağmurlar başlamıştır.
Erkek güvercin yuvaya gelir ve bakar ki eşiyle biriktirdiği yem çoğalmış. O an anlar erkek güvercin hata yaptığını; Çünkü yemleri eşiyle birlikte toplarken ıslaktır ve şişmiştir ama havalar biraz ısınıp kurudukları için azalmış gibi görünür. Tekrar yağmurlar başlayınca gerçek ortaya çıkar.....
******
Sınavsız hayat mı olur?
Kendi kendimize kurguladıklarımızdan neden kendimizi sorumlu tutmuyoruz? Oysa en büyük zafer sadece başkalarının sorumluluğunu almak değil, kendimizin sorumluluğunu da alıp kabullenmek değil mi?
******
Keder iki kişiye yakışır:
1- Gününü "ah" "vah" la geçiren
2- Her şeyi kendisi için yaptığını zannedip aslında hiçbir şey yapmayan.
Belki bir son söz: Her şeyin kendi başımıza geldiğini düşünüyorsak, o kriz anlarında içimize bakmalıyız! Zira "Ben ne yapıyorum?" la başlayan sorular olmalı içimizde
"Yarın olacak evet ama ya sen olmazsan?"
******
Her insan yeryüzündeki aynasını arar!
******
Sofi nasıl olur?
"Cübbe ve seccadeyle değil, görenek ve adaletle olmaz, yok olmakla olur!"
******
Oysa oyun kurgudur, hayatta ise kurgu yoktur. Hayatı sen yaşarsın. Biz yaşarız hayatımızı. Kimse bizi yaşamaz, kimse bizim düşündüğümüzü düşünemez, kimse içimizdekileri bilmez....
******
Aşk en çabuk kabul ettiklerimiz arasındadır. Hiç yadsımayız, sanki tam da bize dikilmiş bir kıyafet gibi içimize giyiniriz aşkı. Aşkın coğrafyasının bir savaş alanı olduğunu bilmeden, sanki oyunumuzun bir parçasıymış gibi....
*******
İnsan insanda yaşıyor ve insanda ölüyor.
*******
İnsan sevmemten vazgeçmemeli!
Üstelik ölümüne değil, yaşamına sevmeli.....
İnatla; nefrete, kine, öfkeye, taşkınlığa, korkuya, tuzaklara, yargısız infazlara.... İnsanlık dışı her şeye karşı insanca sevmekten vazgeçmemeli!
*******
İki kişinin bir arada yaşaması bunca meşakatliyken bir toplum nasıl ayakta kalr? Nedir bir milleti ayakta tutan?
*******
Bir anlamda doğrudur aslında; kimse kimseyi öldürmez, öldüremez ama yavaş yavaş tükenir insan, bir anda batan bir sözden, bir dokunuştan, bir duruştan......
*******
Bazen hayat bir andır: Yorulduğunu hissettiğin o an!
*******
Geçmiş ayakta karşılanmaz ve gelecek de ayakta uğurlanmaz. İnsanın en büyük özelliği de kendi tuhaf yolculuğunda geçmişi de geleceği de içinde bulunduğu anda yaşamasıdır zaten.
******
Bırakın 2 metrakarelik bir mezara 2 metrakarelik biz bezle gideceğimizi; hayata, dünyaya sığamazken hayatın akışı mı yoksa insanın aldanmışlığı mı insana acı veriyor, ayırtına varamıyorum bazen.
******
İnsanlık dıştan değil içten yok ediliyor sanki, hem de insan eliyle.
*******
Bazen gerçeklerin ve doğruların karıştırılmaması gerekişyor. Doğru yanlış olabilir peki ya gerçek?
*******
İnsan biriktiren bir varlık. Her şeyi biriktiririz. Biriktirmediğimiz hiçbir şey yoktur hemen hemen. Neden biriktirdiğimizi bilmeden, ısrarla, inatla, şükürle, sabırla biriktiririz. Bazen neden biriktirdiğimizi bilmeden yaparıuz bunu, bazen bilinçlidir biriktirmemiz. Kimi zaman geçmişi hatırlatan bir şey olsun diye, kimi zaman yaşadığımız anı bize unutturmasın diye; mutluluktan, hüzünden, ayrılıktan, kavuşmadan.... Biriktiririz ve hiç bıkmayız biriktirmekten
*******
İnsan biriktirdiği yaşta.
*******
Şişirilmiş bir ego ama en basit harekette içten, en sağlam yerinden yıkılan bir yapı.
******
Ölürken ardımızda belki orjinal bir hikaye bırakırız! Ne dersiniz?
*******
"Üzülme" der Mevlana.... ve devam eder....
"Kaybettiğin her şey başka bir surette geri döner!"
Kaybettiğin her neyse,
Şükret, Şikayet etme!
KİTAPTAN ŞARKILAR;
Gene güzel alıntılarla donatılmış bir yazı. Ancak kitabın başlığına iç sesimden bir itiraz geldi. Elbette yaşadığımız her anın değerini biliyoruz. Ancak bazen sitem ya da yakınma hakkımız olmazsa, hep "oh" demek yerine bazen de "of" demezsek İNSAN olduğumuz nasıl anlaşılır...?
YanıtlaSil:) kesinlikle haklısınız. Başlık ne yaşarsan yaşa sesini çıkarma olmuş:))
SilTabii şükretmeliyiz ama yeri gelince şikayet hakkımız yoksa neye yarar yaşamak. Her şeyi kabullenmeye yönelik anlayışlar bazen beni irite ediyor.
YanıtlaSilKesinlikle haklısınız.
SilOf deme şükret derdi bir arkadaşımız onu hatırladım.
YanıtlaSilNe gelirse Allah'tandır .....
Sil