KASIMDAYIZ ŞİMDİ

05 Kasım 2020

 

 
Resim ve yazıda alıntıdır. 
 
 Günaydın yaşadım diyebilenler... 
Kasımdayız şimdi, 
Fırtına, boran, 
Önümüz Aralık... 
Önümüz kış... 
Geçer ! 
İğdelere, eriklere karışır bahar, 
Peşi sıra yaz gelir,
 Masmavi gök, 
Allı pullu sahiller, 
Karpuz kabukları derken, 
Bir bakmışsın Eylül girer bacadan, 
Sararır, dökülür yapraklar, 
Al işte sana, 
Yine Kasımdayız, 
Yine sonbahar... 
Mevsimler su gibi billahi... 
Ömür geçip gidiyor, 
Yaşıyoruz ya, 
Yaşayabildik mi sahi? 
 
T.Tuğba Baş 
 

Ne kadar güzeller değil mi? kasım geldiği halde hala tomurcuklanıp açıyorlar. Bahçedeki çiçekler kışlık yerini almaya başladılar. Annem 2 şer 3 er saksıların dışlarını yıkayıp kışlık yerlerine almaya başladı. 
Günler her zamanki gibi geçiyor. Dün bahçe kapımız eskimişti, yeni demir kapı siparişi vermiştik o geldi yerine monte etmeye başladılar ustaya, çırağa, ağbime tost ayran servisi yaptım. Derken Kırklarelinden bir tanıdığımızdan mesaj geldi. Babası bal üretiyor Çanakkale'de. Taaaa ağbimin oraya cuma pazarına gittiği yıllardan tanışıyorlar. Ağbim kapalı pazar yeri olunca oraya bıraktı gitmeyi. Neyse bu bal üreten kişi bize 2 kavanoz bal göndermiş kızı ile. Kızda Kırklareli'nde oturuyor. Bana whatsaptan mesaj atmış 2 arabasına verdim balları 3 e çeyrek kala orada diye. Hemen apar topar giyindim terminale gittim. Orada çalışan arkadaşım var onun yanına uğradım birer kahve içtik aracı beklerken. Araç geldi balları aldım şoföre borcum varmı dedim, yok dedi ama ben yine de 5 lira verdim bir çay içsin. Eve geldim kapı monte edilmiş yerine, geçen hurdacı aracınada eski kapıları 40 tlye satmışlar bile.
 

Güz okuma şenliği kitaplarına hala devam ediyorum, bu 2 dergiyide araya sıkıştırdım. 
 
Bu gün kırmızı mercimek ekmeğim bitmişti sabahtan onu yaptım, içine dereotu koymayı unutmuşum. Evde mercimek, soğan, ekşimik kalmadı bunları almak için evden çıktım. Geçen ay okuduğum kitapları kütüphaneye bağış yaptım. Evden çıkarken bahçeden boş bir saksı almıştım, parkımın işletmecisi bayan bana çiçek ekicekti. Kuaförüme uğradım kargolarım gelmiş onları aldım parka geçtim bir sade türk kahvesi söyledim.
 

İlk olarak zarfımı açtım, taaaaaaa Fransalardan geldi.
 
 
Türkiye'de yetişen Biga domates tohumu taaaa Fransalara gitmiş, tohum takas grubundan tekrar bize döndü. Bize diyorum çünkü Gürhan bey ancak 4 kişiye tohum verebilirim dedi ve kişileri kendi belirledi. Biri bendim, sağolsun benden de rica etti size diğer 3 kişinin tohumlarını da göndereyim siz ordan iletin dedi ve bu tohumları göndermiş zarfın içinde 3 kişinin de tohumları var. Facebook üzerinden bu 3 kişi ile bağlantı kurdum adreslerini aldım pazartesi kargo yapacağım tohumları. 
 

Diğer bir kargo kutusundan da bu güzellikler çıktı
Ben kahvemi içerken Sibel hanımda benim çiçekleri ekti. Bende ona evdeki kaktüslerimden Opuntia parçası götürdüm teşekkür etti.

 
Sonunda telgraf çiçeği sahibi oldum, bir kaç kökte evde ekmem için verdi Sibel hanım sağolsun.
Eve geldim annem akşam yemeğini yapmış.Derken telefon çaldı komşu oğlu aradı. Halı yıkamada çalışıyor hazır yorganları verecektim yıkamaya, onları geldi aldı. 
İki gündür film izliyorum nasıl oldu ise. Bu arada bilgisayarımı yeniden kurdurmam lazım. 98 windows kullanıyorum halen ve artık videoları desteklememeye başladı. Sık kullanılanlara o kadar şey kaydetmişim ki, diziler, filmler vs. şimdi onları ayıklıyorum önümüzdeki hafta bilgisayarcıya götüreceğim laptopumu.
 


 

18 yorum:

  1. Mevsimler su gibi billahi...
    Ömür geçip gidiyor,
    Yaşıyoruz ya,
    Yaşayabildik mi sahi?
    sahi biz yaşadıkmı şair arkadaşın kalemine yüregine saglık

    YanıtlaSil
  2. Sardunyanın güzelliği! Tohumların nerelerden buraya gelmiş,
    inşllah mahsulunu aldığın zamanlarını da görürüz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. inşallah pelin pembesi o günleri de görürüz hep beraber.

      Sil
  3. İyi güzel, hoşlukla yazıyorsun.. ve günü her türlü yoruculuğuna rağmen ne kadar doğal ve güzel yaşıyorsun. Bir kez daha bilesin isterim ki okuyana pek iyi geliyor, sıcak bir gülümsemesi oluyor.. ve de bir kez daha altını çizerim ki günü anlatmakta senin gibisi yok, velhasıl eline su dökülemez. Fakat, bunca yoğunluk içinde şu blogunla haşır neşir, ve çok tatlı ama çok tatlı ilişkin var ya, işte o muhteşem. Sen gibi olmaya uğraşıyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beğeni için sağol arkadaşım. senin de bloğun güzel ve zevkle okuyorum.

      Sil
  4. Bitkiler konusunda o kadar az bilgim var ki. Ne anne tarafından ne baba tarafından köyüm de yok. Öğrenmeden büyüdük. Bu konu üzer beni. Yakın olsaydık o çiçekler hakkında, sebzeler hakkında çok şey sorardım:) Bu konuyu okuyarak halledemiyorum:)
    Sevgiler Özlem...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Agaclar.net sitesine üye olun orada yardımcı oluyorlar bende oraya üyeyim.Hepimiz bilmiyoruz okuyarak sorarak öğreniyoruz.Sevgiler,

      Sil
  5. Çiçekler hala tomurcuklanıyor bizde de Kasım'a rağmen.Çimlensin diye hazırladığım limon çekirdeklerinden bir tanesi çimlendi sadece,onu toprağa,nazlanıp filizlenmeyenleri de tekrar kabına koydum ben de.Kasım doğru bir zaman mı bilmiyorum :(

    Alıntı çok güzel,son satırlarını daha çok sevdim.

    Ahh o sık kullanılanlar:) doldurup doldurup eliyorum ben de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağaç olarak gül fidanı olarak dikilecekler ekim ayında toprakla buluşuyor. Limonu da aşılatman lazım ki limon olsun.Sorma daha bitmedi o sık kullanılanlar.

      Sil
    2. Aşıla olmadan limon verecek hayali kuruyordum oysa:) saksıda koklenip serpilsin bi bakalım,daha yolumuz uzun :)

      Sil
    3. bende denemiştim ama sonra vazgeçtim aşılatmaya ne limon ağacı var ne de aşılayacak insan.

      Sil
  6. Kahve kitap ikilisi,misss :)

    YanıtlaSil
  7. Ah tohumlarımız,Biga domatesini Fransa'dan almak varmış demek.
    Telgraf çiçeğimiymiş o.Bir ara bende de vardı, arsız bir şey çabuk büyüyor.Benim evde bir tek sardunyalar olmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bigaya gidemediğimiz için buna kısmetmiş:)) evet o çiçek çok arsız. Neden güneş görmüyor mu eviniz mutlaka olur o sardunyalar tekrar deneyin.

      Sil