OKUDUKLARIM 2024/4 CEBİMDEKİ EKMEK KIRINTILARI

18 Ocak 2024

 

 
Bir insan kendi hikâyesinin farkına ancak eyleyerek, eylemde bulunarak varabilir. Bununla beraber insan; bildiği, yapıp ettiği, kurduğu, oluşturduğu, inşa ettiği hikâyeyi başka şeylere oranla çok daha iyi anlar ve ancak kendi hikâyesini anlayan bir insan, bir başkasının hikâyesini anlatabilir. Başkalarının hayatlarına ancak bu şekilde vâkıf olabilir. Kendi acısını fark etmiş bir insan, bu tür bir acıyı deneyimleyen bir başkasını yazabilir, çekebilir, oynayabilir, gösterebilir. Çünkü insanın ilk müracaat öznesi kendisidir.” ERCAN KESAL İnsan kendini bir pey akçesi gibi nasıl ortaya sürer? Neden artık her birimiz yılkıya giden atlara benziyoruz? İnsan kendini nasıl dünyanın bir parçası hissedebilir? Bir şeylere başlamak, adım atmak isteyen herkese yönelik bir ortak düstur var mıdır? Bizi en çok başka dile çevrilemeyen sözcükler mi anlatır? Rahatı bulduğumuz yerde tükenmeye mahkûm muyuz? Birbirinden habersiz birçok senarist neden tam da şu anda aynı hikâyeyi yazıyor? Farik ve mümeyyiz bir toplum olmaya daha çok yolumuz var mı? Antropoloji çalışmak, antropoloji üzerine düşünmek bir sanatçıya ne öğretebilir? “Birazdan okuyacaklarınız, Grimm Masalları’ndaki çocuklar gibi yapayalnız bırakıldığım ormandan tekrar dönebilmek için evime, cebimde sakladığım ekmek kırıntılarından başka bir şey değildir. Bütün derdim eve sağ salim dönebilmek…” Yenal Bilgici sordu, Ercan Kesal yanıtladı. Cebimdeki Ekmek Kırıntıları eve dönmek için bir rehber, bir yoldaş… Sayısız kitap ve film eşliğinde insana dair bir yolculuk...

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kendisini Aldatmak dizisinde severek izliyorum, söyleşi tarzındaki bu kitabı da severek okudum. Kitabın ismini de çok sevdim. Hekimlik, oyunculuk, senaristlik, yönetmenlik ve yazarlık yeteneklerinin bir arada toplandığı bir kişi kendisi.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Ömür dediğimiz şey, kendimizle ve dünyayala kurduğumuz ilişkide içini doğru düzgün doldurmakla görevlendirildiğimiz bir zaman parçasından başka bir şey değil! Akıl baliğ olmak bunu bilmektir belki de.
******
Hepi topu yaralı bereli bir yolculuktu tüm başıma gelenler. Ama izlerin kıymetini yaşadıkça anladım. Yoldan çok yolculuğa inandım, şifanın yarada olduğuna iman ettim, asıl olanın hayat olduğunu öğrendim.
*******
Ben bir başkasıdır.
******
Kimi anlatırsan anlat kendini anlatırsın.
******
Bir zerreden, bir kum tanesinden bütün bir evreni tarif edebilirmişim. Çünkü zerre, bütünün hafızasını taşıyor. Daha doğrusu, bütünün özelliklerinin benzeri, mikro düzeyde dahi olsa o zerrede duruyor.
******
Küçücük bir an, insana bir sürü şeyi anlatıyor.
******
Akil baliğ olduğum yaşlarda mücadele etmeyi öğrenmişim. Kendimi kabul ettirmek, yaşamak, var olmak, mücadele etmek isteği ve ihtiyacı belki bende birçok insana göre daha erken yaşta gelişmiştir.
******
Kelimeleri keşfettim. Kitaplardaki kelimeleri..... Bu kitaplarda tuhaf kelimeler var. Orada duruyorlar ve ben bu kelimeleri, bu cümleleri eğer ezberlersem; onlarla ilgili, onlara benzer bir şeyler yaparsam şimdiki tabirle belki bir dünya yaratacağım ve herkes beni dinleyecek. Herkes beni adam yerine koyacak.
*******
İnsanın derdi zamandır. Sinema insanın zamanla olan derdini anlatır.
*******
Öldürmeyen her şey seni güçlendiriyor
*******
Sinema bir yönetmen sanatıdır. Tüm oyuncular, senaristler, kameramanlar, set çalışanları, herkes yönetmenib düşüne hizmet eder. Yönetmenin kurduğu dünyanın gerçekleşmesi ve seyircinin buna inanması için orada bulunurlar. Yönetmen ise sette herkese yardım eden insandır. Bir film yapmak, herkesin uyum içinde birbirini tamamladığı, birinin dahi eksik ya da geride kalmasının kabul edilemeyeceği zorlu bir maratondur. Yönetmen, bir okestra şefi gibi tüm esere hakim, başkemancı ya da piyanist kadar işinin ehli, çalınan eserin bestecisi kadar da bilgili ve işin ustası olmak zorundadır.
*******
Çalışmak da yatmak, uyumak, nefes almak gibi hayatımızın temel bir unsuru.
*******
Hiçbir zaman kendimizi emin hissetmeyiz. İstikbalimiz için hep kaygılanırız. Hep bir garanti ararız. Sorunsuz bir geleceğin bizi beklediğini düşünmeyiz, düşünemeyiz. Hangi yaşta olursan ol; hangi mülke, hangi işe sahip olursan ol fark etmiyor. Biymeyen bir kaygımız vardır. Bir emin olmama hali vardır.
******
Hikaye dinlemeyi bilmek lazım. İyi bir hikaye anlatıcısı olmak istiyorsan mutlaka dinlemeyi sürdürmelisin, dinleme yeteneğini beslemelisin. Hayatını hep hikayelerle doldurmalısın. Ama bir yandan şunu da hiç unutmamalı: Dinlemek yetmez, yazmalısın. Hiç durmadan yazmalısın. Yazmak ciddi bir zanaattır. Düzenli yapmak gerekir. Yazma yeteneği yazdıkça parlar.
*******
Konfor alanını terk etmek hem ilham verici hem de insanı besleyici bir kavram.
******
Hayat, eğer siz talep ederseniz ve ısrar ederseniz; istediğinizi de hakikaten içselleştirerek isterseniz bir öğrenmeler manzumesinden başka bir şey değildir.
*******
Toplumların da bir dinamiği, bir hafızası var. Toplumların da insanlar gibi psikolojik evreleri var.
******
Dil bir haykırıştır, dil bir ihtiyaçtır. Kendi içinde birçok kuralı vardır ama bir tarafıyla ru hu da vardır. Kelimelerin ruhu vardır.
*******
Empati: Karşındakini anlamak.
Diğerkam: Kendini karşındaki yerine koymak.
******
En konforlusu seyirci olmaktır. Sinema, yitirilmiş ya da yitirildiği zannedilmiş, artık bir daha geri dönmez denilen o zamanı herkese yeniden bağışlıyor.
******

İnsan hâlâ keşfedilmeyi bekleyen son ada.

******

Hepimizin şahsi tarihi fay hatlarından ibaret....

******

İnsan ömrü boyunca öğreniyor, öğrenmeye devam ediyor.

*******

İşçi, işyeriyle ve işvereniyle güvenli ilişki kurmadıysa ayrılacağı zaman sağlıklı ayrılmaz. Sağlıklı ayrılıklar zordur. Tahribatsız, travmatik olmayan ayrılıklardan söz ediyorum. İşte bu bizim açımızdan çok önemli.

******

Başkasının rızası olmadan onun adına iyilik yapmaya kalkışmak, ona kötülük yapmaya başladığın ilk yerdir. Eğer birine kötülük yapmak istiyorsan rızasını almadan onun adına iyilik yapmaya başlayabilirsin. Bir insanı yok saymak zaten en büyük kötülüktür. Onu hesaba katmamak zulümdür.

******

Hiçbir ülke obruklar hâlinde aşağı çökmez ama ahlaki anlamda çöker. İnsan ilişkileri, değer yargıları çöker. Bu konularda zaten derin obruklar oluşmadı mı?

******

Dünya senin ama sen dünyaya ilişme.

******

İnsan kendi hakları için değil, tükettiği şeylerin hakkı için bir çok bedel ödemeye hazır bir hayat sürüyor artık.

******

Çocuklar ancak dünyanın bir parçası olduklarını bilirlerse, hissederlerse ona sahip çıkacaklar.

*******

Öğretmenlik en iyi öğrenciliktir.

******

Demonstrasyon: gösterek öğretme.

*******

Dünya senin ama sen dünyaya ilişme.

Ahmet Güntan/Beyaz Peugeot şiirinden bir dize.

Sinema da böyledir. İstediğin zaman dünyaya ilişebilirsin. Kimse sana ilişmez sinemada. Perdedekiler birbiriyle ilişki kurar, birbirini öldürür, birbirine aşık olurlar. Dünya devam eder. Ve sen istediğin zaman onlarla ilişkiye geçersin. Hareketsiz lüks bir ilişki.

******

İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler aslında çok derin ama biz bir türlü o derinliğin hakkını vererek yaşayamıyoruz. Günümüzün dünyasında bu ilişkiler bütünü tam da Gülten ablanın (Gülten Akın) söylediği gibi "durup ince şeyler üzerine düşünme" hakkını elimizden aldı. Hayatımızda derinlikli, incelikli, hassas ve kuşkusuz bütüncül şeyler artık yok. Bunlar yerine ince gibi görünen, çok kalın şeyler var. Hesap numaraları var. Wi-Fi parolaları var; randevu defterleri, ajandalar, telefon tuşları var.

******

Bilmek bu anlamda bir sorumluluktur, bir yüktür.

******

Söylediklerimiz kadar söyleyemediklerimizden de sorumluyuz. Sadece kendimizden değil, başkaları adına da sorumluyuz. Sadece kendi mekanımıza ya da uzanabildiğimiz yerlere dair değil bu sorumluluk, yeryüzüne karşı da sorumluyuz. Dünyaya karşı da sorumluyuz. Bizden öncekilere karşı da sorumluyuz. Bizden sonrakilere karşı da sorumluyuz; çünkü bugün yaptıklarımız ve yapmadıklarımız, bıraktıklarımız ve bırakmadıklarımız onları etkileyecek.

******

İnsan için bir sürü sosyolojik terim üretilmiştir. Sosyal bir hayvandır denir. Konuşan bir hayvandır. Düşünendir, alet yapandır. Ayırıcı özelliklerini kullanarak insana birçok tanım getirebiliriz.Bana kalırsa insan, hikayesi olan hayvandır.Bence yapıp ettiğimiz her şey bir hikayeyi hurmak hikayenin öznesi olmayı becermek üstünedir. Her şey eninde sonunda bir hikayenin kahramanı olmayı hak etme uğraşıdır. Bu ölünceye kadar sürdürdüğümüz bir çaba....

******

Bir insanın hikayesi olmalı ve bu hikayenin gereğini yerine getirmeli, bu hikayeyi tamama erdirmeli. Eksiği gediği varsa onlarla uğraşmalı. Kendine dönüp bakmalı kendi hikayesini önemsemeli. Çünkü onu oraya, bulunduğu yere getiren şey aslında o ana kadar örülmüş hikayeden başka bir şey değildir.

Bir insan kendi hikayesinin farkına ancak eyleyerek, eylemde bulunarak varabilir. İnsan bildiği, yapıp ettiği, kurduğu, oluşturduğu, inşa ettiği bir hikayeyi başka şeylere oranla çok daha iyi anlar ve ancak kendi hikayesini anlayan bir insan, bir başkasının hikayesini anlatabilir. Başkalarının hayatlarına ancak bu şekilde vakıf olabilir. Kendi acısını fark etmiş bir insan bu tür bir acıyı deneyimleyen bir başkasını yazabilir, çekebilir, oynayabilir, gösterebilir. Çünkü insanın ilk müracat öznesi kendisidir.

******

Başkalarının hikayesini anlatmaya kalkışmak seyirciyle, okurla kurulan samimi bir yolculuktur. Bu yolculukta kendimizi, kendi yerimizi, kendi hikayemizi bilmek zorundayız.

******

Dünyaya aşkla bakmalıyız. Dünyaya "iyi ki buradayım!" diyeceğimiz bir yerden bakmalıyız. "İyi ki buranın bir parçasıyım, iyi ki bu hafızanın bir parçasıyım, iyisiyle, kötüsüyle başımıza gelenlerin iyi ki bir parçasıyım!" diyebilmeliyiz. Çünkü ardımızda, başından sonuna bir tür mücadele tarihi diye nitelendirebileceğimiz bir insanlık tarihi var. Biz onun bir parçasıyız, o bilincin bir devamıyız. O yüzden dünyaya sevenin gözüyle, dünyaya aşkla bakan birinin gözüyle bakmalıyız.

 

DEVAMI SAAT 16:00 DA YAYINDA. 

 

9 yorum:

  1. Ercan Kesal'i ben de seviyorum. Şimdi fark ettim ki ben hiç kitabını okumamışım. Başlangıç kitabı olarak bana bir önerin olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de okuduğum tek kitabı bu oldu. Şu kitaptan başla demem yanlış olur.
      https://1000kitap.com/yazar/Ercan-Kesal/kitaplar?s=en-iyiler
      Bu sayfada kitap puanlarına, inceleme yazılarına, alıntılara göre karar vermen daha kolay olur bence.

      Sil
    2. 1000 kitaba baktımda 2017 yılında da Cin aynasını okumuşum, üsteki hatamı düzelteyim:))
      https://yuregiminiklimi.blogspot.com/2017/08/okuduklarim-182-cin-aynasi.html
      burada açıklamamı bulabilirsin.

      Sil
  2. peri gazozu kitabı nostaljik hoş bir kitaptı :)

    YanıtlaSil
  3. Çok yoğun geçen bir haftanın ardından kısacık bir zaman dilimi bulduğumda severek izlediğim blogların sayfalarına göz gezdiriyorum. Ercan Kesal'la ilgili bir kitap tanıtımında çok güzel alıntıların yer aldığı güzel bir yazıyı zevkle okuyorum.
    Ercan Kesal 'ı ve söyleşilerini kızım vasıtasıyla tanıdım. ilgilendim, bilgilendim.
    "Zamanın İzinde" adlı kitabı merakla, çok severek okudum.
    Enis Rıza'nın seçtiği bir yüzyılı yansıtan fotoğraflara Ercan Kesal metinler yazmış. Ülkemizin yüz yıllık bir panoraması adeta.
    Emeğinize sağlık.
    Sevgiyle-umutla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevdiğim bir sanatçı kendisi, keza eşi nazan hanımı da severim. 2 kitabını okudum, bahsettiğiniz kitabı bulursam onu da okuyabilirim.
      Saygılar,

      Sil
  4. Çok güzel bir paylaşım emeğinize sağlık okumak nasip olur inşaallah kişiyi inşaa eden bir kitap gibi geldi bana..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar için önemli olan şey bence, okuyucuyu doğru cümlelerle beslemek. Hikaye aklımızda kalmayabilir, ama cümleler kalıcıdır. Herkesin doğrusu farklıdır. İnanıyorum ki siz de bu kitabı okusanız belki farklı cümlelerde çizeceksiniz.
      Sevgiler,

      Sil