Paris'in cam ve çelik kaplı pasajlarında doğan ve “amaçsızca dolaşan kişi” anlamında kullanılmaya başlanan “flanör” kelimesi Lauren Elkin'in bu kitabıyla erilden dişile çevrilerek “flanöz” oluyor. Yazar, sözlüklerin çoğunda bulunmayan bu hayalî kelimenin temsil ettiklerinden yola çıkarak yazdığı kitabında bizi Paris, New York, Tokyo, Venedik ve Londra'nın sokaklarında George Sand, Virginia Woolf, Jean Rhys, Agnès Varda, Sophie Calle, Martha Gellhorn ve Joan Didion gibi flanözlerin ayak izlerini takip ederek yürümeye davet ediyor. Elkin, yaşamöyküsünü, gezi notlarını ve edebi eleştiriyi bir araya getirerek yarattığı bu mozaikte kadınların edebiyat, sanat, tarih, sinema aracılığıyla metropolle kurdukları ilişkilerin seyrini ilham verici bir üslupla kayda geçiriyor.
“Kadınların kamusal alanda hak iddia edişine dair moralleri yükselten, toplumsal cinsiyet rollerini esneten bir eleştiri.”
–Deborah Levy, The Guardian, Yılın Kitabı
“Şehrin yürüyen kadınlarının tarihinin flanör edebiyatına eklendiğini görmek için yıllarca bekledim ve buna nihayet Elkin'in gerçekten akıl dolu, harika kitabıyla kavuştum.”
–Vivian Gornick
Blogger arkadaşların bloglarında gördüğüm merak ettiğim bir kitaptı. Kütüphaneye gelince okumak farz oldu.Yazar geziler sırasında o şehirlerle tanıdığımız yazarlar ile bizleri buluşturmuş, tarihten, kültürel değerlere kadar çok keyifli bir kitap yazmış. O şehirlere seyahat etmiş olanlar da bu kitabı zevkle okuyacaklardır.
KİTAPTAN ALINTILAR
Yürümekle çözülür her şey.
*****
İnşa ettiklerimiz yalnızca ne olduğumuzu ve olacağımızı yansıtmaz, onu belirler. Marshall Berman kentsel mahvoluş üzerine yazdığı bir makalede " Bir şehir, ortak ölümsüzlüğe dair bir teşebbüstür. Ölürüz, ancak şehrin biçiminin ve yapılarının hayatlarına devam edeceklerini umarız."
*****
Çevre belirleyici, yapıcıdır; sizi olduğunuz kişiye dönüştürür, istediğiniz şeyleri yapabilmenize olanak sağlar.
*****
Mekanlar olayları hatırlatır.
*****
İnsanın kendini keşfetmesinin hayat boyu süren bir deneyimler bütünü olduğunu çoktan öğrenmiştim.
*****
Kadınların ne denli özgür olduğu, o ülkenin ne denli özgür olduğuna dair doğal bir ölçüdür.
Charles Fourier
*****
Bir insanın ayağa kalkıp, yeter demesiyle Devrimler bireyler tarafından gerçekleştirilir.
*****
Kartpostal gezginin işaret fişeğidir, karanlıkta yakılır ve mevcudiyetin habercisidir. İçlerine mesafeler inşa edilir. Onları bir yerden alır, ziyaret ettiğiniz yerin temsilcisiymiş gibi başka yere gönderirsiniz.Amaçları budur. Onun belli bir yerle olan bağına öylesine derinden inanırız ki kartpostal, bizim gerçekten orada olduğumuzun kanıtı haline gelir.
*****
Bence insanı insan yapan yalnızca yetiştirildiği değil, sevdiği yerlerdir de; yerleştiğimiz yerlerin aslında içimize yerleştiğini düşünüyorum.
*****
İnsanları anladığınızda yaşadığınız yerleri daha iyi yaşadığınız yerleri anladığınızda da insanları daha iyi anlarsınız.
*****
Dedikodu trajediyi sever.
*****
Yaşadığımız yer yaşamımızda yer eder.
*****
Her cümle bir dönüm noktasıdır.
*****
Şehirlerimizi yürüyerek tanırız ve ayrıldığımızda çehreleri değişir. Geri döndüğümüzde artık o kadar emin adımlarla yürüyemeyiz aynı şehirde.
*****
Bırakın yürüyeyim. Bırakın kendi hızımda ilerleyeyim. Bırakın hayatın içimde, etrafımda dolaşmasını hissedeyim. Bana heyecanlı olaylar verin. Bana beklenmedik dönemeçleriyle köşebaşları verin. Bana tekinsiz kiliseler, güzel vitrinler ve uzanabileceğim parklar verin. Şehir sizi heyecanlandırır; bir işe başlamanıza, hareket etmenize, düşünmenize, istemenize, bağlanmanıza alan açar. Şehir, hayatın ta kendisidir.”
*****
Yürümek ayaklarınızla şehrin haritasını çıkarmaktır.
KİTAPTAN MÜZİKLER
KİTAPTAN FİLMLER
Lost in translation 2003 yılı filmi.
Ponyo
Pricess mononoke
Cleo beşten yediye
A Bout de Souffle
Les Parapluies de Cherbourg
Oz büyücüsü
Ah, Şerburg Şemsiyeleri! (okunduğu gibi yazdım) çok severek izlemiştim, şarkısını hiç unutmam, Catherine Deneuve o filmde ne kadar güzel ve masumdu. Şimdi epey ihtiyarlamış:( eline sağlık:)
YanıtlaSilBir şey değil. O filmi ben de izleyim o zaman.
SilKartpostallarla ilgili söyledikleri ne kadar doğru :) Sanırım gittiğim her yerden kendime kart atmamın sebebi bu ;)
YanıtlaSilne kadar güzel bir alışkanlık.
Silkartpostal, bizim gerçekten orada olduğumuzun kanıtı haline gelir.
ne kadar doğru....
flaneur. eveey fransızca hoş kelime. sanatsal bir sözcük aynı zamandaaa :) bakayım bu kipata :) filmlere gelirsek, hepsini izledim, hepsi çok iyiii :) özellikle cleo 5 7 daha yeni izledim, agnes varda, en sevdiğim yönetmenlerden ooo :) nefes nefese (souffle), şerburg, oz, animeler, lost in, hepsisi güzeeel. ay bu yazın nefistiiiii :)
YanıtlaSilben sadece filmlerden ponyo yu izledim. cleo 5-7 izleyeceğim bende.
Silbloglarda tanıtılan kitapların içinde dikkatimi bu kadar çekeni olmamıştı. sanırım alacağım. teşekkür ederim güzel yazı için. sevgiler
YanıtlaSilbir şey değil, benden de sevgiler.
SilBu kitabı en kısa zamanda alacağım.
YanıtlaSilumarım beğenirsin.
Sil