TEMMUZ AYI MAVİ LALE ETKİNLİK ( OKUDUKLARIM 44/ İZLEDİKLERİM 30 )

30 Temmuz 2021

 

 

 
 

Yazılarında “yavaşlamayı” salık veren, iç âlemimize dikkat kesilmeye, vicdanın sesini duymaya çağıran Kemal Sayar’ın sözleri, tüm dünyayı sarsan karantina günlerinde de ruhlara şifa âdeta. Dünya her birimizi tedirgin eden bir “felaketler çağı”na girmiş görünüyor. Ruhun yaraları derinleşiyor. Şimdi şu soruları sormanın tam zamanı: Hayatın şamatası dindiğinde sana anlam verecek olan şey nedir? Öncelik saydıkların gerçekten de öne alman gerekenler miymiş? Madem şimdi makam ve para peşinde koşmak anlamsız, o halde hayatına değer veren ne kaldı? Ruhun Derin Yaraları, kendimizi ve dünyayı sorgulamaya çağıran, bizi can evimize buyur eden bir kitap. “Bütün dünyayı onaramazsın ama onarmaya kolunun uzandığı yerden başlayabilirsin. Bir ruhun diğerine yardıma heveslendiği, bir ıstırabı dindirmeye talip olduğu her seferinde dünya güzelleşir ve buraya geldiğimizde, insan olduğumuza değer.”

 

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Kitap “ İster mutlu ol ister mutsuz, sen, dünyaya kattığın şeysin” cümlesiyle bitiyor. İlk defa okudum kalemi çok sürükleyici. Sabrın hikmetini, durup düşünmenin inceliğini, toplumsal barışın ve en önemlisi insanın kendisi ile barışık olmasını anlatıyor. Mutlaka okunması gereken kitaplardan.

Şimdiden iyi okumalar

 

KİTAPTAN ALINTILAR;

Her kitabın bir kaderi var.

*****

Bizi insan kılan öze sahip çıkmalıyız, zira elimizde sevgiden ve dostluktan özge bir ilaç yok. Kalbin sesini geç olmadan işitmeliyiz. Buhran zamanları insanın cevherini ortaya çıkarır. Bencil daha da bencil olur, iyi daha da iyi.

*****

Frans de E-Waal Empati Çağı adlı kitabında şöyle yazar: “ Bencil güdülere ve piyasa güçlerine dayalı bir toplum zenginlik üretebilir, ama hayatı daha değerli kılacak birliği ve karşılıklı güveni kesinlikle üretemez. Bu yüzden, mutluluğun ölçüldüğü araştırmalarda ilk sıralarda en zengin ülkeler değil, vatandaşlarının birbirine en fazla güvendiği ülkeler bulunuyor.

*****

Merhamet ruhun panzehiridir, onun olduğu yerde  bütün zehirler etkisizleşir.

*****

Psikolojik salgın, yanlış bilgiyle yayılır, belirsizlikle beslenir, şüpheyle büyür. Duyarsız medya ile taşınır, bireysel/ kitlesel panik olarak patlama yapar ve bireysel / toplumsal başa çıkma yöntemlerini alt üst eder. Yalan haber ile infial yaratmak, kötülükte virüsle bulaşır.

*****

Bu salgından insanlığımızı kaybederek mi çıkacağız yoksa içimizde yankılanıp duran vicdanın çağrısını işitebilecek miyiz? Bir zorlukla yüzleşen kişi aynı kalmaz değişir.

*****

“Asıl trajedi bu salgından değişmeden çıkmaktır.” Bir ders çıkarmalıyız; insani dayanışmayı paranın ve Pazar ekonomisinin önüne koymayı başarmalıyız.

*****

Kendimizi merhamet ve iyilik yönünde eğitmeliyiz.

*****

İçimizdeki kışın ortasında mağlup edilemez bir yaz bulabilecek miyiz?

*****

Ya düştüğümüz yerden birbirimizi kaldıracak ve tabiata hürmet göstereceğiz, ya da kibrimizin esiri olmaya devam edecek ve tabiatın geri dönüşünü bekleyeceğiz.

*****

Yara almamış bir talih hiçbir darbeye karşı koyamaz. Ama yaşadığı sıkıntılarla sürekli savaşım halinde olan kişinin derisi aldığı yaralarla kabuk bağlar, hiçbir kötülüğe yenilmez; düşse bile dizlerinin üstünde dövüşür.

Seneca

*****

Varım çünkü yaralıyım. Yaralıyım çünkü yaşadım. Yaralanmaya kendini açan insan, varlığa da kendisini açmıştır. Rüzgara, güneşe, yağmura, borana. Sevince ve hayal kırıklığına. Hiç yenilmemiş olanlar hiç savaşmamış olanlardır. Yaralı ve incinmiş bir hayat hakikatin yalın güzelliğiyle ışır bize; kalbin belleğinden konuşur, “ Yaralarım aşktandır,” diye fısıldar, çünkü “ sadece aşk sonsuza dek kanayabilir.”

*****

Anlamak, hayatı bir bütün olarak kabullenmektir.

*****

Olgunluk “ benim ihtiyacım bu” demeden önce, “ onun ihtiyacı ne?” diyebilmektir.

*****

Her insan ait olmak, sevilmek, değer ve takdir görmek ister.

*****

Pişmanlığı kabul etmek, yeryüzünde yanılabilir bir insan olduğumuzu da kabullenmektir.

*****

Kendi sesinle haykırdıysan, kendi gözyaşlarınla ağladıysan, kendi gözlerinle gördün ve kendi düşüncelerinle düşündüysen, kendi rüyalarınla uyudu ve kendi dualarınla yakardıysan sana ait bir ömür sürdün demektir.

*****

Tohumun çürümeye durduğunda filiz vermesi gibi acı da insanı büyütür, olgunlaştırır. Acıdan bir anlamın filizlendiği gün, o kapı sana açılmıştır.

*****

Yiğit, yarasından doğrulur.

Çünkü kalbin kırıldığı yer, cesaretinde şaha kalkabildiği yerdir.

*****

İnsan üç beş damla kan ve bin endişe.

Sadi

*****

Istıraba hazır olmak, hayata açılmaktır.

*****

" Yapabileceğim hiçbir şey yok" demek yerine düştüğümüz yerden daha bilgece doğrulmaya devam etmek gerekir.

*****

Şikayet kendi derdimize karşı ses yükseltmektir.

*****

Zalimin elindeki en büyük silah mazlumun zihniyetidir.

*****

İnançlı kişinin umutsuzluğa karşı ebediyen güvenilir bir panzehiri vardır: İhtimal. Çünkü Tanrı için her an her şey mümkündür. İmanın, bütün çelişkilerin çözüldüğü hakikati budur.

Sören Kierkegaard

*****

Suyun üzerinde mi yürüyorsun? Bir kamış bunun daha iyisini yapar. Havada mı uçuyorsun? Bir sinek bunu daha iyi yapar. İyisi mi sen kalbini fethet; o zaman belki biri olursun.

Abdullah El-Ensari

*****

Hayat zor. Ama zorluğu nispetinde güzel. Sarp yokuşları tırmanmak zahmetli ama tepelerden yamaçları seyretmek çok güzel.

*****

Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana verilmez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu her şeyi o an yaşama meselesidir. Şu anda soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha ileride farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın.

RİLKE “Genç Bir Şaire Mektuplar

*****

Sabır öfkenin de ilacıdır. “ Yiğitlik, beden kuvveti ve pehlivanlık kudreti değildir. Aksine güçlü yiğit ve dayanıklı bahadır, öfkelendiğinde dik başlı nefsinin arzusunu zapt eden ve kızgınlık deryası çalkalandığında yalpalayan gemisini sabır ve dinginlik limanına demirleyen kimsedir.”

*****

Sabır, dirençli ve cesur insanların süsüdür.

*****

Acılarının dineceği umudu, ıstırabına katlanma metaneti verir hastaya. (Marcel PROUST)

*****

Ümitsizlik geleceğin kaybedildiği hissidir.

*****

“Dalgınlığa ve anlamsızlığa batmayan ve her anın, her anın değerinin ve değer kaynağının kavranışıyla derlenip toparlanan bir zaman”

Eugenio BORGNA

*****

Tırmanacağın yer, hem senden çok uzak, hem de sendedir. Oraya gitmek için çile çekmek, yaş akıtmak ta yetmiyor. Bekle ki büyük kapı kendiliğinden açılsın. Ama toprağa konan ölü gibi sabretme sakın; toprağa süzülen su gibi sabret.”

Nurettin TOPÇU / Varolmak

*****

“Doğu düşüncesinde, kımıltısızlığın, nirvananın, hiçlik ve boşluğun en büyük değer olarak görülmesi gibi aşırı yorumlar, zaman içinde, kimi zamanlarda ve kimi topluluklarda, bizim tanrıya güvenme ilkemiz olan “tevekkül” düşüncemizin içine sızmayı bildi. B u sızış en büyük hareket ve canlılık kaynağı olan tevekkülü, tersine, meskenet ve durma felsefesi haline getirdi. B u yetmezmiş gibi baştan sona bir yanlış olarak da bu durum, kaderin değişmezliğiyle açıklanmaya çalışıldı…. Levh-i mahfuz, kaderin değişmezliği konuları, hep bu yanlış yorumlardan nasibini aldı. Adeta, yanlış, tümüyle, gerçeğin simetriği bir sistem oldu. Tevekkül, kaderle dolaylı, fakat Allah’a inanmayla doğrudan bağlantılı bir ilkedir. Onu kaderle doğrudan bağlantılamak yanlışlıkların kaynağıdır. İnsanın kaderinin detayını önceden bilmediği halde biliyormuş gibi davranıp, hiç çalışmamanın kendi kaderi olduğunu söylemesi ve buna dayayıp oturup beklemesi, iyi niyetlilik düşüncesiyle bağdaşlaştırılmaz.”

 

Sezai KARAKOÇ:/ Fizikötesi

*****

“İnsan üç zamanda yaşar; şimdiki zamanın geçmişinde,  şimdiki zamanın şimdisinde ve şimdili zamanın geleceğinde. “

Saint AUGUSTIN

*****

Hayal kurmasına izin verilmeyen çocuk, ruhsal gelişimi eksik bırakılan, olgunlaşmasını tamamlayamayan çocuktur. Büyümek için çocuğun en çok hayale ve oyuna ihtiyacı vardır.

*****

İnsanın her gün, hiç olmazsa yarım saatini bir odada yalnız kalarak tefekkür etmeye, muhasebe etmeye ayırması lazım.

*****

Sabırsızlık öfkeyle aynı mahallede oturur.

*****

Peygamberimizin hadisi şerifi “ hasetten sakkının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar bitirir.”

*****

İnsan kökten yalnızlıktır.

*****

Nasıl ki ailelerden topluma bir ahlak yayılırsa, mahallelerden de şehre bir ahlak yayılır.

*****

Geniş aile sofraları yalnızca mideleri ve gözleri değil, ruhları da besliyor.

*****

Kibarlık ruhun görkemidir.( Henri BERGSON)

*****

Nezaket öyle bir lisandır ki, onu sağır da duyar, öyle bir güzelliktir ki gözsüz de görür.

*****

“ Büyük ve üstün insan naziktir fakat yaltaklanmaz, küçük insan yaltaklanır fakat nazik değildir.”

*****

Nazik insan her daim kazanır.,

*****

İhtimam gösteren yürek, ihtimam görene nispetle daha büyük kazançtadır.

*****

“Nezaket, ister iskarpin  giysin ister çarık, bastığı yeri çamurlamaz” Cenap Şahabattin

*****

Peygamber efendimiz “ Selam vermek sünnet, selam almak farzdır.

*****

Ruhun ve gözün terbiyesi, en etkin biçimde ailede kazanılır.

*****

Nezaket zayıflık değil, muhatabımızın incinebilir olduğunu kabullenerek, ona özenle davranmaktır.

*****

İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak ile yükümlüyüz.

*****

İnsan olmak, incinmeyi göze almaktır. Kaybedebileceğin bir şeye bağlandığında, incinmeyi göze alırsın.

*****

Hakşinas insanı güvenle, haksızlık edeniyse korkuyla bekleriz.

*****

İnsan insana sığınak ve teselli olduğu gibi aynadır da.

*****

Kendini seven çocuk kendiyle barışabilir.

*****

Neye inandığımız nasıl yaşadığımızı değil, nasıl yaşadığımız neye inandığımızı belirler. Her birimiz inançlarımızı yaşadığımız hayata göre eğip bükme eğilimindeyiz.

*****

Güveni onarmaya talip olanın kendisi güvenilir olur.

*****

Acı çekmek insanı yüceltir.

*****

Kıskançlık hissini bir baharat gibi düşünmeliyiz, kararında ise lezzet katar ama biraz fazla kaçırırsanız canınızı yakar, yemeği yiyemez hale gelirsiniz.

*****

Sevmek almaktan çok vermektir.

*****

Sevgi haset duymaz.

*****

Kibir, aklı eksiltir.

*****

Bir hadiste “ Haset eden nimetimin düşmanıdır” denilmektedir.

*****

 
 
SON UMUT 2006
 
 Takvimlerin 2027 senesini gösterdiği dünya üzerinde, sebebi pek bilinmeyen olaylar yaşanmaktadır. Son dünyaya gelen bebeğin üzerinden on dokuz sene geçmiştir ve insanlık artık üreyememek gibi bir çıkmazla karşı karşıyadır. Ülkelerin politik düzenlerini de etkileyen bir şekilde değişimler yaşanmasına sebep olan bu durum, kendini olayların akışına bırakarak çöküşe giden insanların yanında, bu durumun sebeplerini bulmaya çalışan mücadeleci insanları da yaratır.Büyük Britanya, benimsediği askeri emperyalist yönetimi ile sınırları içinde herhangi bir kargaşa çıkmasını önleyen, bu nedenle de huzurun hala hüküm sürdüğü bir coğrafyadır. Buna karşılık, sınırlarında, bu ülkeye giriş yapmak isteyen bir dolu mültecinin dramı yaşanmaktadır.Theo, tüm bu olaylardan kendini soyutlamış bir şekilde, geçmiş yaşantısının eylemci yapısına ters, büyük bir hiçliğin içinde yaşamaktadır. Artık eski bir eylemciden bir bürokrata dönüşmüştür. Fakat bir gün kaçırılarak kendisini, eski silah arkadaşı ve sevgilisi Julian'ın önünde bulur. Julian, mülteci hakları için mücadele eden gizli bir örgütün başıdır ve Theo'dan, bu mültecilerden biri olan Kee'nin tehlikesizce yurt dışına çıkabilmesi için gerekli olan kağıtları sağlamasını ister. Yardım teklifini kabul edip Kee ile birlikte yola çıkan Theo'nun, onun aslında bütün dünya için ne kadar önemli bir kişi olduğunu anlaması hiç de uzun zaman almayacaktır.
 
Güzel film bana göre. dram değil ki sadece. aksiyon, bilim kurgu. gayet iyi.

 

4 yorum:

  1. bu hafta sonu ben de migrostan alcam kemal sayar kitabı, etkinlik için, haftasonu okurum yani, ilk kez okuycim yazarı, julianne moor çook severim, bakayım bu filmini hatırlamadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazar benim hoşuma gitti kalem olarak başka kitaplarını da okurum.

      Sil
  2. Harikasın dostum. Kemal Sayar okumaktan dinlemekten keyif aldığım biri. Bende geriden geriden geliyorum inşallah. Teşekkür ederim desteğin için 🌺

    YanıtlaSil