HERKESİN İÇİNDE GİZLİ BİR ODASI VAR. (Michael Connelly)

 

 

 

Eğer bir bardak suya, bir avuç dolusu tuz atarsanız, o su içilmez olur. Ama bir avuç tuzu bir nehre atarsanız, insanlar hala o sudan içip, yemek pişirebilirler. Nehir kocamandır, kabullenme ve dönüştürme yetisi vardır. Kalbimiz küçükse, anlayışımız ve merhametimiz limitlidir, ve acı çekeriz. Diğer insanları ve hatalarını kabullenemeyiz ve değişmelerini bekleriz. Ancak kalbimiz büyüdüğünde, böyle şeyler bize acı çektirmez. Çok fazla anlayış gösterebiliriz ve diğer insanları kabulleniriz. Onları oldukları gibi kabullendiğimizde, değişim şansları da olur.
 

Thich Nat Han 

 

 Artık bahar geldi derken kar geri geldi:)) Evet çevrede yine kar var bizde de soğuğu var. Kombiyi kapatmışken tekrar açtım mecburen.

Twitter'da bir yazı okumuştum, kocakarı kışları ile ilgili;

Mart 25 i hava güzelse bahar gelmiştir, yoksa güzel değilse nisan 25'te bahar gelir diyordu yazı da. Gerçekten de o gün ana sağlığa gittik taksi ile hava soğuktu, Erdal ağbi ile konuştuk bu cümleyi, deneyelim bir bakalım dedi. Geçen hafta da asma çubuğu almaya geldi bize, haklıymış kocakarılar dedi, gülüştük:)) Ama bu hafta kar hiç beklemiyorduk:)))

 

BENİM BABAM, BENİM OĞLUM (2013)

Bu bir iş adamının hikayesi ,para ve başarı hırsıyla gözleri kararmış kendini bile görmeden önüne gelen herşeyi ezip geçecek bir hırsla yaşamaktayken birdenbire onu vuran varoluşçu krizin öyküsü... Hayatının ne kadar anlamsız olduğunu en yakınındakilerin bile farkında olmadığının farkına varan adam için bu krizin başlamasına neden olan ise , 6 yıldır aslında bir başkasının oğlunu büyüttüğünün farkına varması , gerçek oğlunun doğum esnasında değiştirilmiş olduğunun farkına varması .

 

Yorumum;

 

Muhteşem bir film ve bir o kadar da zor bir durum. İki farklı yaşam ve ikisinin arasında büyük fark var. Birisi kariyer sahibi egosu hayli şişik bir mimar, diğeri de sıradan ama yüreği sevgi dolu bir esnaf. Neyse ki robot baba yanlışlarını fark etti ve geri dönüş yaptı. Hayat dersleriyle dolu izlenmesi gereken güzel bir film.

 

Avm de işim vardı gitmişken dergilerimi de aldım.

 

Bunlarda sahaftan aldıklarım....

 

Dün süt günü idi, 3 kilo süt artık az geliyor 5 kiloya yükselttik aldığım sütü, yoğurt mayalamadan önce bir 5 su bardağı süt ayırdım. 1 çay bardağı pirinci 1 su bardağı su ile haşladım. Süte de 1 çay bardağı toz şeker kattım. 1,5 yemek kaşığı nişastayı sütle açtım, içine ilave ettim, biraz koyulaşınca toprak kaselere aldım. İçi su dolu tepsiyle fırına verdim, üstü kızarınca çıkardım soğuyunca afiyetle yedi ağbim. 

Geçen hafta çarşıdan al demişti ben evde yaptım.  

İftar sonrası genelde duble türk kahvesi içiyorum, ama akşam instagramda Handan canımı çektirdi bu akşam çay yapacağım kısmetse. 

 

Geçtiğimiz hafta pek birşey dinleyemedim, ancak zaten mukabele okuyorum, ev işi, yemek derken fırsat kalmıyor. Bu sene annem iyice kendini işten çekti, yemek işini de tamamen bana bıraktı, kuvvetim yok diyor artık. Yaş oldu 80 gayet doğal. Bu gün çiçekleri çıkardık dışarı evden ben taşıdım, basamaklar filan hep batmış oraları cifledim, çamaşır suyu dökecektim, 

-Dökme oruçlusun çarpar seni dedi o kısım kaldı artık, 

Herhalde büyük ihtimal yarın o yapar bu işi....

Her gün ne yemek yapıcam düşüncesi de bana kaldı artık. Hergün yapıyorum diyemem ama 2 günde bir yapıyorum. Ya çorba artıyor yanına yemek yapıyorum, ya yemek artıyor yanına pilav yapıyorum. En kötüsü tuzuna bakamamak, yaptığım yemekten bir şey anlamıyorum o zaman. Oruçlu olunca da insanın canı çok şey istiyor ama dizginliyorum kendimi, tek lüksümüz pide diyebilirim, o da fırın karşımızda olduğu için oluyor. 

Hafta ortasından hepinize güzel günler diliyorum...