İYİYİ DOĞRUYU IŞIĞI YAY…
Günümüz insanının doğayla uyumsuzluğu, maddeye tapınışı ve maddeyi daha fazla elde etmek için doğayı acımasızca katledişi nedeniyle mevsimlerde değişiklikler oluyor ve İlahi Nizam ve Kainatta da belirtilen kuraklıklara neden olacak olaylar dizileri devam ediyor.
Biz kendine ışık işçisiyim diyenlerin ise ayaklarını yere sağlam basmaları gereken günlerdeyiz.
İyiliği, doğruları, ışığı yaymak istiyorsak önce kendimizde bazı değişiklikler yapabiliriz.
• Daha sade beslenmek
• Açık havada daha fazla kalmak
• Meditasyon veya dua-tefekkür gibi uygulamaları ihmal etmemek
• Ruhsal değerleri daha ön plana almak
• Enerji bedenimizi yani manyetik alanımızı, negatif etkilerden korumak için çaba göstermek bizi daha sağlam ve güçlü kılacaktır.
İyilik ve doğruluğun meşalesini taşımaya aday insanların ümitsizliğe kapılmalarına hiç gerek yok. Bunları hepimiz biliyoruz, yıllardır söyleniyor, uyarılar geliyor ama şimdi süreç değişti, daha hızlı ve safların ayrıldığı farklı bir sürece girildi. Yani bu süreç iyinin daha iyi kötünün daha kötü olacağı bir süreç. O yüzden her olaydan etkilenip, taşıdığımız enerjiyi düşürmemiz doğru değil çünkü yayının gücü azalıyor.
Hiç birimizin herkesle tek tek konuşacak ne zamanı ne de gücü var ama hepimizin iyi bir yayın yapma kapasitesi var. Hem de hergün, her sabah, yeniden ve yeniden…
Vicdanların uyanışı için vazife almış insanlar var ve bize haksız gibi görünen olayların her konuda sayısı artabilir. Her biri için ayrı ayrı üzülüp, enerjiyi düşürürsek, ışık işçisi olamayız.
Şimdi uygulama yapma zamanı, çok bilgi aldık uygulama yapabiliriz, enerjimizi yüksek tutabiliriz, imanımızı ve teslimiyetimizi güçlendirebiliriz. Güçlü bir olumlu yayın pekçok insanın zihnine ulaşarak ona güç ve güven verir. Önümüzdeki günlerin en önemli faaliyetlerinden biri budur.
Kıyamet uyanış demek. Uyanış nasıl olacak, kapalı vicdanlar için… Onlara, “yok canım bu kadarı da fazla” dedirten olaylara olacak ama bu olup bitene isyan, öfke, kızgınık ya da hayal kırıklığı ile biz de katılırsak, aldığımız bilginin ne kadar yararı olabilir ki? Uyanış bir anda olmuyor maalesef kademe kademe derinleşen olaylar dizisi gerektiriyor.
Artık bu konulara vakıf, konuları takip eden ve bir yolda, ışıkla birlikte olmak isteyen herkesin üzerine düşen görevi yapması için uygun zamanı geldi... Üzerine düşen görevi görev bilinciyle yapan kişi ki, bu görev gülümsemek olur pozitif enerji yaymak olur ya da karşı komşu ile karşılaşınca gülümseyerek bu tesiri yayarak günaydın demek olur, aynı zaman da rahat mutlu olur çünkü teslimiyeti vardır. Yüreğinin derinliklerinde o vicdan rahatlığını ve iyiliği hisseder. Görev deyince bazen konu abartılmaktadır. Bizim işimiz dünyayı kurtarmak değil, ilk başta, güzel insan olmak, diğer insanlara bize yapılmasını istemediğimiz şeyleri yapmamak. Belki de sevmeye, anlamaya, hoşgörmeye çalışmak, “onun da realitesi bu, bu kadar anlıyor ama bu bana uygun bir duruş değil, ben uzaklaşayım, Allah da onun yardımcısı olsun” diyebilmemiz gerekiyor artık..
Derin denizlerin incisi gibi kendi içimizde kalmayı, sabitlenmeyi, olaylardan bir kuru yaprak gibi etkilenmemeyi, imanımızı sarsmamayı öğrendiğimizde; hayatımızda da birçok şey değişecektir.
Bizler uyanış döneminde olduğumuzu bilerek doğduk. Şimdi tam da hatırlama ve duruşumuzu dikleştirme, doğru ve adil olma zamanı. Biz değişirsek, kuantum etki aracılığıyla yani düşünce gücü aracılığıyla özde bir olduğumuz o genel alana, Birlik Şuuruna-Birlik Bilincine olan katkımız artar. Yaşanan olayları izlerken, içsel olarak durduğumuz yönü tayin etmekte özgürüz ama her olaya özellikle sosyal medya aracılığı ile müdahil olmak zorunda değiliz. Sessiz ve sakin birtavırla, enerjiyi dağıtmadan bir yayın yapmak çok daha etkilidir.
Öncelikle birbirimize manen yardım etme, içsel olarak birbirimizin elini tutma ve birbirimizi yükseltme isteğimiz herşeyin önünde olmalı. Sevmek vermek ve fedakarlık edebilme gücüdür.
Evren, sevgi ile yapılandırıldığından, vazife de o kadar derindir.. Yoğun bir sevgi anlayışının vazifesi de aynı yoğunluktadır.. Sadece sevginin olduğu bir vazifede, sevgi herkese ulaşır.. Sevgi derinleştiğinde, vazife de derinleştiğinden, gerçekten seven kişide yoğun bir vazife anlayışı vardır.
Bu, Evren'in yapısıdır.. Sizin evrenden aldığınız, ''Sevgi ve Vazife Enerjisi''dir.. O yüksek makamların sevgi ve vazife anlayışlarından doğan tesirlerdir.. Bu tesirler ihtiyacı kadar varlığa akıtılır.. İnsanoğlu bu tesirlerle beslenir aslında.. Farkında olmasa da, en ilkel insana bile ulaşır bu tesirler.. Ancak her varlık, kalınlık, incelik anlamında kendi durumu kadar tesir alır.. Herkes aynı tesir alınamaz...
İnsan ruhu, başka bir tesirle beslenemez.. Ana kaynaktan ''süzülerek'' inen bu tesiri keserseniz varlık çiçek gibi solar, söner, yaşayamaz. Yeryüzündeki tüm canlıların ana kaynaktan gelen tesirlere ihtiyacı vardır.. Onunla ayakta dururlar..(Akış)
Pekçoğumuz zaten psişik olarak kendimizi nasıl koruyacağımızı biliyoruz. Çevremize şeffaf tertemiz bir enerji küresi yaratarak sokağa çıkıyoruz hatta uykuya gidiyoruz. Sabahları dua veya meditasyon sırasında bu küreyi yeniden yaratıyoruz. Hem kendimize hem yakınlarımıza, aile bireylerimize de öğretebiliriz. Olmuyorsa biz küremizi yapar, o koruma alanını rahatlıkla oluşturabiliriz. Alanı her anlamda temiz tutmak, istiyorsak adaçayı veya başka bir tütsü yakmak, klasik müzik dinlemek, yaşadığımız mekanı sık sık havalandırmak mümkündür.
Işık işçileri ışığı yaymak görevi ile donatılmıştır ancak böyle huzur bulurlar. Her insanın ışığını yayma şeklide farklıdır. Kesin kural koymak doğru olmaz. Bazısı da sadece iyi niyetle karşıdakine gülümser ya da içinden sevgisini gönderir. Bu bile çok ama çok önemlidir. Bazen sosyal medya negatifin yayılmasına insanların daha çok öfke duymasına da neden olabiliyor. Diyeceksiniz ki, ne yani hiçbir şeyden haberimiz olmasın mı? Olsun tabii ki, ama bir ışık işçisinin duruşu diğerlerinden çok farklıdır, öncelikle taşıdığı ve yaydığı enerjiye karşı bir sorumluluğu vardır. İstediği gibi ağzı köpüre köpüre sinirlenemez çünkü o anda farkında olmadan negatifi desteklemektedir.
Sevgili Dostlar sözün kısası, tam da İlahi Nizam ve Kainat’ı okuma zamanları geldi, Size iyi okumalar…
İyi uygulamalar dostlarımız… Hepimize Kolay Gelsin
♥ ¸.•°*”˜Fulya Ayka瘔*°•.•.¸ ♥
Herkese güzel bir hafta diliyorum. Ben bildiğiniz gibiyim. Geçen hafta yaptığımız kavgadan sonra sergi komşumuz hizaya girmiş durumda gözüküyor, artık askısını bizim sergi üzerine yapmıyor. Bu hafta başkaları kavga yaptı, olaya bıçak da dahil olunca yaralanmalı bir kavga idi. En son polisler gelmişti gördüğüm kadarı ile.
Mevlana’nın belki de en sevdiğim sözlerinden biri. “Güzel kelimeler söyle ki, güzel ihtimaller uyansın.
Babaannem derdi ki:
"İyi gününde arayıp sormayana
gönül koyma kızım,
kötü gününde yanında olmayana diş bile...
Herkes yanındayken yanında olana değil
kimse yanında değilken,
yanında olana hürmet eyle...
Emrivaki olan hiçbir emek helal değildir...
Gönülden gelene aç kapını
gönülden verene aç sofranı...
Belki an gelecek kendine kızacaksın
yanlış dosta post biçtiğinden ama
üzülme her yaşanan,
gören gözün mizanında, başa takke...
Bazen ıslak taşa da oturur insan
azıcık derman bulayım diye
karnını ağrıtacağını bile bile...
Olacağı varmış, olmuş de...
Ve bundan sonra,
umudunun gemisine
olur olmazı bindirme..."MERAL DEMİR
S/ÖĞÜT-Babaannem Derdi ki 2 isimli kitabından
Özgüveni yüksek kişiler,
Başkalarından üstün olmaya çalışmaz.
Değerlerini,
Kendilerini başkalarıyla kıyaslayarak ölçmeye çalışmazlar.
Onlara mutluluk veren şey kendileri olmaktır,
Başkalarından üstün olmak değil.
Nathaniel Branden ✍️
Kitaplığıma yeni eklenenler.
Çok güzel yazmışsın yüreğimin iklimi herkes böyle düşünebilse ne güzel olurdu😌
YanıtlaSilMaalesef olmuyor, insanda çeşit çeşit düşünce bakımından.
SilBen de öyle düşünürdüm ama tecrübe ile gördüm ki insan sadece kötü günde değil iyi günde de dost dediğini bekliyor.
YanıtlaSilTabii ki bekler, tam arkamızda annemin dayısının kızı oturuyor, bize geldiği yok. Geçenlerde sünnet düğünü yaptı davetiye verdi (kocası getirdi davetiyeyi) gitmedik düğüne kusura bakmasın gelene gidilir derim bende. Annemi saymayanı ben neden sayayım??????????
SilFarklı bakış açılarıyla yaşamı çok yönlü değerlendiren bir paylaşım. Düşünme biçimlerinden sağlığa kadar her şeyi içeriyor.
YanıtlaSilAşırı sıcaklarda konsantre olmak da zorlaşıyor. Gece geç saatlere kadar oturulmayınca sabahlar daha verimli kullanılabiliyor. Kişiye göre değişen bir durum tabii.
Yaş aldıkça insan, hoşgörünün kişilere biraz zaman tanıyarak gösterilmesi gerektiğine inanıyor. Babaannelerin , anneannelerin, dedelerin deyişlerine de kulak vermek lâzım.
Emeğinize sağlık.
Bir konuda fikrinizi almak isterdim: " Blog listem " köşenizi her zaman hayranlıkla izliyorum. Benim listem sadece 10 bloğa gösterim izni tanıyor. Bu işin sırrı, yöntemi nedir? Teşekkürler.
Yorumunuz için sağolun,
SilBloğumu Kiremithanem bloğunun sahibi Sevgi kardeşim yaptı. Sormuş olduğunuz soru onun bilgisi dahilindedir.
Sevgiler,
Merhabalar.
YanıtlaSilPaylaşımınızın içindeki hangi bir paylaşımla ilgili duygu ve düşüncelerime yer vereyim bilemedim. "Ben insanım, senin de insan olduğuna inanıyorum." Çok fevkelade güzel ve anlamlı bir söz. Gerçekten çok takdir ettim. Kaleminize ve emeğinize sağlıklar dilerim. Affetmek, intikamdan daha yücedir; şefkat, öfkeden daha güçlüdür!
Selam ve saygılarımla.
"Ben insanım, senin de insan olduğuna inanıyorum."
SilBu sözle ilgili hayatımızda karşılaşltığımız çok durum vardır.
Sevgiler, selamlar
Kediler yazın neresi serin oradalar zaten :)
YanıtlaSilSıcakta ortada değiller:))
Sil