OKUDUM 2022/67 FAHRENHEIT 451

28 Ağustos 2022

 

 
“Yazılmış en iyi bilimkurgu romanı. İlk okuduğumda, yarattığı dünyayla kâbuslar görmeme sebep olmuştu.” -Margaret Atwood “Öyle bir eser ki, hakkında ne söylesem eksik kalır.” -Neil Gaiman Hugo En İyi Roman Ödülü Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun “iyi edebiyat” da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. Yayımlandığı anda klasikleşen, distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan Fahrenheit 451 ise bir yirminci yüzyıl başyapıtı. Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag’ın işi ise yasadışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları. Montag yaptığı işi tek bir gün dahi sorgulamamıştı ve tüm gününü televizyonla kaplı odalarda geçiren eşi Mildred’la beraber yaşıyordu. Ancak yeni komşusu Clarisse’le tanışmasıyla tüm hayatı değişti. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı. İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne vardı? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir miydi? Fahrenheit 451, yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday. “Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, on-on iki yıldır yaktığım kitaplardı.”
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Eserin baş kahramanı Montag isimli bir itfaiyeci. Burada  bizim bildiğimiz itfaiyeciler yangın söndürmek ile görevlendirilmiş kişilerdir. Distopik bir eser olmasından ötürü burada ki itfaiyecilerin görevi, bilinenin tam aksine yangın çıkarmak...Özellikle de kitapları yakmak için... 
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Geleceğin dünyası günümüzün dünyasından daha büyüleyici veya ilginçtir.
*****
Fikirler - yazılı fikirler - özeldir. Öykülerimizi ve düşüncelerimizi nesilden nesle aktarmamızın yoludurlar. Onları yitirirsek ortak tarihimizi yitiririz. Bizi insan yapan şeyin çoğunu yitiririz. Ayrıca kurgu Empati kurmamızı sağlar: Bizi başka insanların zihnine sokar, dünyayı onların gözünden görme armağanını verir. Kurgu, doğru şeyleri bize anlatıp duran bir yalandır.
*****
Yağmur iyi hissettiriyor. Yağmurda yürümeye bayılırım.
*****
İnsan bilmediği şeyden korkar hep.
*****
Bir arkadaşlığın tam olarak hangi anda kurulduğunu bilemeyiz. Nasıl bir kap damla damla dolarken, son bir damla kabı taşırıyorsa, aynı şekilde, bir dizi iyilik arasından en az biri kalbi doldurup taşırır.
*****
İyi yazarlar hayata sıksık dokunur. Vasatlarsa elini hayatın üstünden çabucak geçirir. Kötüler hayata tecavüz eder ve onu sineklere bırakır.
*****
Kaybedecek bir şeyin olmayınca, istediğin riske girebiliyorsun.
*****
Kulağına fısıldanırsa, insan uyurken bile bilgi edinilebilir derler.
*****
Hata yapmaktan korkuyorsun. Korkma. Hatalardan fayda sağlanabilir.
*****
Tehlikelidir, bilginin azı.
*****
Bilgi kaba kuvvetin üstesinden gelmeye yeter de artar bile.
*****
Belirsizliği belirliliğe yeğleyen insan akıllı değildir.
*****
Fazla itiraz, gerçeğin itibarını düşürür.
*****
Cesetler katili görünce kanar.
*****
Bilgi güçtür.
******
Sonu olan her şey iyidir.
*****
Eylemlerin sonuçları insanı yakaladığında artık çok geçtir.
*****
Bir insan kaç kez dibe vurup da yaşamayı sürdürebilir?
*****
İnsanın muhteşem tarafı budur; sil baştan yapmaktan vazgeçecek kadar umutsuzluğa veya tiksintiye kapılmaz asla...
*****
Bir kitabı kapağına göre yargılama.
*****
 Dışımız serseri, içimiz kütüphane
*****
Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!
*****
Herkes ölünce ardında birşeyler bırakmalı, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya ekilmiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında sen orada olursun. Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir şeye dönüştürdüğün sürece, derdi. Sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. Çimleri biçen adan orada hiç olmamış gibidir; bahçıvansa bir ömür boyu orada olacak.
*****
Gözlerini mucizelerle doldur, hayatı on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa.
 

8 yorum:

  1. En iyi distopyalara girer. Çok güzel bir kitaptı.

    YanıtlaSil
  2. Bende çok sevmiştim, alışılmışın dışında okuduğum nadir kitaplardan :)

    YanıtlaSil
  3. Ben bu kitabı okurken pek sevememiştim ya benim beklentimin altında kalmıştı.

    YanıtlaSil
  4. Konusu ilgi çekici ama kitabı çok sevemedim. Ya yazarın üslubunda sıkıntı var ya da güzel çevirememişler.

    YanıtlaSil