BAK DENİZE İBRET AL ÇER ÇÖP ÜSTTEDİR, İNCİ DİPTE.

 

 

 

Gününüz güzel geçsin, iki gündür yağmur var buralarda. Çamaşırlarıda yıkamış bulundum, büyük çamaşırlıkta yok ev küçük olduğu için, oraya buraya sermekten helak olduk. Bugün sabah kalkıldı, kahvaltı yapıldı bayağı bir serindi. Ayağıma çorap geçirdim ilk defa, uzun kollu kapşonlumu giydim. Kahvaltıdan sonra ortalığı topladım o arada annemin yüksek sesi gelmeye başladı dışarıdan çıktım bağrınıyor, ne oldu dedim, bizimki betonları süpürmüş yaprakları tenekeye toplamış, evin karşısındaki çöp konteynırına dökmeye gitmiş, konteynırın kapağını açmaya çalışırken yolun sağ tarafına kaldırıma sıfır park etmeye çalışan bir servis otobüsü buna çarpacakmış. Şoföre bağrınıyor, dedim gir içeri ne bağrınıyorsun, açarsın trafiğe telefon şikayet edersin olur biter burası park alanı değilki. Otobüs park yeri şehrin diğer tarafında servisini bitirdikten sonra oraya park etmek zorunda, buraya park edip trafiği tek yöne düşüremez. Ve öyle de yaptım, açtım trafiğe telefon ilgilendiler. Hemen genç bir polis geldi motorsikletle fotoğrafları çekti, anneme de merak etme teyze cezaları yakın zamanda alırlar dedi. Gene park etsin yine telefon açacağım bilinsin.

Daha sonra giyindim siyah kot pantolonumda yıpranma olmuş, bütün yaz onu giydim:)) ben bu minializme alışacağım galiba. Onu terziye tamire götüreyim, hem te tereyağ ile tostluk kaşar alayım dedim. Varsa birde sağlam kot pantolon bakacağım arkadaşın dükkanından kenarda dursun. 

 

 Evden çıktım maskeyi unutmuşum, anneme seslendim getirdi bahçe kapısından uzattı. Yürüyerek çarşıya indim, markete baktım bir etiket koymuş market yanıltıcı 2 kilo kaşar peynirinın üstüne 30 tl yazıyor 1 kg küçücük yazmış, aldım kasada 60 tl deyince bıraktım olmaz ki aldatıcı etiket, neyse tereyağını aldım çıktım. Kuaförümün önünden geçtim kargo gelicekti gelmemiş daha. Oradan zehraya arkadaşa geçtim, tam karşısı kot pantolon aldığım yer ilk önce oraya uğradım, siyah kot pantolon aldım. Zehraya geçtim o da bir sabah kahvesi yaptı bana, onu içerken sohbet ettik. Türkiye zenginlerinden biri Makedonyaya 23 odalı saray yaptırmış. Odaların kapıları oymalı ve burada yapılıyor. Adam beyaz lake üzerine altın sarısı oymalarının boyanmasını istemiş. Kapıları yapan şahıs ta boyama işini bizim zehraya vermiş. Öğleden sonraları günde ancak 1,5 kapı boyayabiliyorum diyor. 23 oda bu ne beeeee dedik, acaba adam birden fazla evlimi diye dedikodu yaptık biraz:))

 

 Terziye geçerken penti mağazasında böyle bir görüntü vardı:))

Terziye pantolonları teslim ettim, birinin yıpranan yeri yapılacak diğerinin paçası yapılacak yarın almak üzere anlaştık. Oradan yağmur başladığı için minibüsle migrosa geçtim, bu sefer etiketler gayet düzgün bir kaşar peyniri aldım tostluk, oradan manava geçtim domates aldım, A101'e geçtim plastik saklama kaplarından aldım. Hafif çiseleyen yağmurda yürüyerek eve geldim bahçeye  girmeden fırına geçtim ekmek aldım. Ağbim kahveden eve gelmiş üşümüş kışlık kazağını üstüne geçirmiş:)) karnı açıkmış tost istedi, ona tost yaptım. Benden akşam yemeği için biber kavurma yapmaya karar verip hazırlıklara başladım. Tam ocağa biber ile soğanı koydum, sütçü süt getirdi. Tava büyük sütü de tencere ile ocağa koysam almayacak hadi dedik dışarıda ocaklığın yanında küçük tüpte kavuralım. Öyle de yaptık ben içeride süte baktım annem dışarıda biberi kavurdu, kıymasını, domates rendesini, karabiberini, kırmızıtozbiberini ilave edip içeri aldık yemeği. Şimdi annem Esra erol'u izliyor bende blogları okuyorum. 

 

 Yazılı görseller @bendeburdayımm instagram adresinden alınmadır.