OKUDUKLARIM 85 SON ADA

28 Aralık 2020

 

 
 

Yaşar Kemal’in önsözüyle: “Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir.”

Son Ada… Martılar, yasemin kokuları, çam ormanları, renk renk balıklar ve mutlu insanlarla dolu anakaraya uzak bir sığınak. En iyi korunan sır, yeryüzünün gizli cenneti.

Bu son insani köşe, son sığınak nasıl kaybedildi? Geri kazanmak mümkün mü?

Ünlü edebiyatçı Zülfü Livaneli’nin en politik romanı olan Son Ada, ismini bilmediğimiz bir adada yine ismini bilmediğimiz insanların ve bir diktatörün ekseninde yaşananları anlatıyor. Livaneli, Türkiye’den ve dünyadan tüm okurların aşina olduğu “diktatörlük” gerçeğine alegorik bir anlatımla dikkat çekiyor.

Türk edebiyatının mihenk taşlarından Yaşar Kemal’in Önsöz’de yer alan sözleriyle: “Zülfü bu romanda inanılmaz ölçüler, olanaklar yaratmış. Her şey birbirine uyuyor. Edebiyatta görkemli bir söz vardır, büyük kapıdan girmek. Bu, büyük bir eserin yazarı demek. Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir.”

2009 Orhan Kemal Roman Armağanı’na layık görülen ve pek çok dile çevrilip dünya çapında okunan Son Ada, Gezi direnişçilerini selamlayan yenilenmiş finaliyle tekrar okur karşısına çıkıyor.

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM:

Yaşar Kemal'e göre Zülfü Livaneli'nin büyük bir romancı olarak kendisini kabul ettirdiği romanıdır bu kitap. Yazarın kitaptaki tabiri ile Son Ada, son sığınak, insani bir köşedir ve ada sakinlerinin tek istediği bu yaşamın bozulmamasıdır. Bir gün adalarına başkan isminde eski bir albayın gelmesiyle işler hiç de istedikleri gibi gitmemeye başlar. Bu kişi önce adanın huzurunu, sessizliğini bozar ve sonra yönetimi ele alarak ada sakinlerine diktatör bir şekilde hükmetmeye başlar. Kitapta bazı karakterler dikkatimi çekti. İlki ada sakinlerinden olan yazar lakaplı kişi. Yazar ilk günden beri başkana karşı gelebilen ve başkanın adayı felakete sürükleyeceğini görebilen entelektüel bir kişiliktir. İkinci dikkatimi çeken ise, martılar oldu. Martılar adanın en eski sahipleridir ve başkan martıları adadan göndermeyi geldiği ilk günden aklına koymuştur. Tek adam yönetiminin yanlışlarını da ince bir dille anlatan mutlaka okunması gerek bir eser.

Yılın son kitabı idi, birkaç dergi okuması yapacağım.

KİTAPTAN ALINTILAR:

İçinde yaşadığı koşullar ve iklim insanları değiştiriyor.

*****

Vazife vazifedir, büyüğü küçüğü olmaz.

*****

Hayatta öğrendiğim bir şey var. Her yerde kötülük çok kuvvetli ve zor yeniliyor. İyilik daha zayıf kalıyor.

*****

İnsanlar tanrı önünde eşittir  ama hayatta zekaları, becerileri,azimleri ve kazanma hırslarına uygun olarak pay alırlar. Bu yüzden mutlak eşitlik yoktur.

*****

İnsanlar eşit değildir. Güçlüler ve zayıflar vardır; hayat da bunlar arasındaki mücadeleden ibarettir.

*****

Halk dediğin değişken bir şeydir. Bu gün böyle davranır, yarın tam tersini yapar. Teşvik ve tehdide bağlı.

*****

 

Biz insanlar evren hakkında düşünürüz, yargılara varırız ama everenin bizim hakkımızda ne düşündüğünü hiç merak etmeyiz.

*****

Hem bazen kadınlar, erkeklerden daha iyi düşünür.

*****

İnsan yüreği çok karanlık, çok karmaşık.

*****

Biz insanlar, sınırlarımızı bilmeden kendi aklımızı beğeniyoruz, öğrenmiyoruz, akıllanmıyoruz. Her şeyi anladığımız zaman da genellikle iş işten geçmiş oluyor.

*****

Tavşan korktuğu için kaçmaz kaçtığı için korkar.

*****

Hepimiz birer timsağız aslında!

“Carl Sagan” “Rfaktörü diye bir şeye inanıyordu. R harfi reptile’dan, yani sürüngen kelimesinden geliyor, insanoğlu sudan karaya çıktığı için, beyin kökümüzde hala sürüngen şiddetinin izleri bulunduğunu, bölgemizi korumak için şiddet kullanmaya eğilimli olduğumuzu söylüyor. Yani hepimiz birer timsahız”

*****

Zaten bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes suçludur.

*****

Çocukluğumda duyduğum bir masala göre zemheri soğuğunda, serçe ile yavrusu bir dala konmuş. Biraz sonra bıyıkları buz tutmuş ve gözleri soğuktan yaş içinde bir avcının yaklaştığını görmüşler. Serçe yavrusu , “ Bak anne” demiş, “ne kadar merhametli bir adam, gözleri yaş içinde” Anne yavrusunu ses çıkarmaması için uyarmış, “ Sen onun gözündeki yaşa değil, elindeki kana bak!” demiş.

*****

Korku nefreti , nefret korkuyu besliyordu.

*****

Korku duygusu geçiciydi. İnsan bir gün korkar, ertesi gün unutur, hayatın ayrıntılasrına dalar ve kahkahalarla gülebilirdi.

*****

Ekolojik dengeyle oynamak her zaman felaket getirir.

*****

Korku insanoğluna herşeyi yaptırabiliyordu.

****

Hayat her zaman insanı şaşırtmaya devam ediyordu.

****

Mahpus hayatı, her türlü insan ilişkisinin ister çıkarlar, ister dayanışma, ister acıma duygusu sonucunda kuralları delmesiyle oluşan apayrı ve gizli bir ağa sahiptir.

*****

Zulme karşı direnmeyen insan önce onurunu ve özsaygısını yititriyordu.

*****

Her devrim kurban ister.

*****

Büyük kitleler dünü unutur, yarını ise düşünmez, sadece anı yaşarlar.


  • KIŞ ŞENLİĞİ KİTAP :            8
  • KİTAP SAYFA SAYISI:       168
  • TOPLAM SAYFA SAYISI: 2928
  • TOPLAM PUAN :                   80

 


6 yorum:

  1. Bir yerde kötülük varsa oradaki herkes suçludur.👏🏻 Ne kadar dogru📍 livanelinin kitaplarının konularını ve üslubunu çok seviyorum. Bu kitabını çokça duyup, henüz okuma fırsatı bulamadım. Nasipse, insallah.

    YanıtlaSil
  2. Hep okumak istediğim ama hep de ertelediğim bir kitap oldu. 2021'de okuyabilmek dileği ile

    YanıtlaSil
  3. Halk kavramını fazla hafife ve basite almış:(

    YanıtlaSil