OKUDUKLARIM 2022/114 AY ESKİR GÜN IŞIRKEN

15 Aralık 2022

 

 
Anlatmanın tam zamanıydı; o kadar sustuktan sonra, başka konularda konuşarak örttüğü suskunluğunu bozmak için zaman idealdi, ona hissettirdiğim güvenin, cesaretin ya da tam tersi korkunun etkisiyle, kim bilir belki de damla kendini tamamlamış, damlamak istiyordu artık. Farklı zaman dilimlerinde yaşananlar arasındaki derin bağlar irdeleniyor bu öykülerde. Sözgelimi Cumhuriyet’in ilk yıllarında bireylerin yaşadığı heyecan, Denizlerin asılması ya da günümüzde yaşanan büyük travmalar, bazen de beklenmedik karşılaşmalar birbirini takip ediyor. Karakterler kimi zaman geçmişin yüküyle baş etmeye çalışıyor, kimi zaman yazarak yaşadıklarına anlam vermeye uğraşıyor, kimi zaman da telafisi olmayan acılara katlanmaya, hatta zifirî karanlığa bakmaya zorlanıyor. Böylece üst üste gelen ya da halka halka genişleyerek şimdide yankılanan, asla yitip gitmeyen zamanın izi sürülüyor. Fadime Uslu, hafiflik ve ağırlık, yaşam ve ölüm, geçmiş ve bugün, yabani doğa ve kent yaşantısı gibi karşıtlıklarla ördüğü öykülerinde zamanın müziğini yakalama uğraşında. Bununla birlikte kitlelere aşılanan korkuya inatla direnen, gerçeğin peşindeki insanları anlatmaktan asla geri durmuyor. Ay Eskir Gün Işırken’deki öyküler –ve öykü içindeki öyküler– çok katmanlı anlatımı ve alabildiğine duyarlı yaklaşımıyla öne çıkıyor.
 
KİTAP HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM;
 
Öykü kitabı idi ...... 
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Bir düşüncenin peşine takılmışsındır ve onu kovalarken sana rehberlik edecek o sözcük hala belirmemiştir. Nokta, virgül ya da parantezlerden herhangi biri, kerteriz alman için hikayenin kelimesine dönüşmeden önce; gözlerin neredeyse kapalı, düşüncen adımlarından önde senden bağımsız, somut bir varlık haline geldiğinde ve sen ona henüz biçim vermeden sadece varlık olduğunu duyumsadığında; sözcüğün, o yolculukta kendi zamanında demlene demlene şekillenir.
***** 
Biliyorsun konuşmak yaşamdır, ama bir başına, ama en azından bir dostunla.
******
 Gözünün önünde olanı, duyduğunu bir şekilde unutabilir insan. Ama o koku var ya o koku, burnuna çalınıveren değil, her bir hücrene, iliklerine kadar sinen, az önce coşkuyla kol kola halay çektiğiniz birinin bedeninden kopan kemiğin, derinin, kanın, artık ceset artığı olan o şeylerin işte, barutlka karıştığındaki koku....
******
Kendi kaderine bırakılan yarım kalmış aşkın bereketlenmesi gibi, korku da kaçtıkça büyüyordu.
*******
Ellerinle dokuna dokuna tanıdığın dünya sana değmiyor artık, benliğin sınırları ana akıveriyor.
******
İnsan çok iyi tanıdığı birinin sırrını öğrenmesiyle sarsılır, sonra yenilerinin peşine takılırdı ve böylece bir simge ormanının içinde bulurdu kendini.
******
Geride bıraktığımız anılar, her nerede iseler mutlaka ait olduğu yere dönmek isterler. Ama bunun zamanlaması asla bize bağlı değildir. Bazen bizi hiç bekletmezler bazense kapımızı çalmaları yıllar sürer.
******
Soğanın dış kabuğunu açmadan içindeki katmanları göremeyiz. Özün en dışındaki kabuğunu açmalı, sonra katman katman inmeliyim. O katmanlara inmenin, öze ulaşmanın tek yolu bu.
******
Yaptığın iyilik sesiz davranışlarla övülür.
******
Zaman geçtikçe anılar biriktikçe onlara farklı şekilde bakabilecek ancak bu görüşle geride kalanların tortusundan yepyeni hayatlar kuracaktı. Böylece olan biten her şeyi kazandığı deneyimin zaferini yaşayarak izleyebilecek ölmüş akrabaların hayaletlerinden bile kurtulacaktı.
******
Kitap okurken yılan bile sokmazmış.
******
Doğada bile her şey kerte kerte
Ne kertesi lan?
Yavaş yavaş aşama aşama oğlum. Şu yağmura bak da ibret al. Pat diye yağıyor mu. Önce bulutlarını topluyor, rüzgarını estiriyor, sonra şakır şakır dökülüyor. 
******
Hikayelerin bir tek anlatıcısı vardır, o da zamandır. Bizler sadece taşıyıcıyız, yani sözcük hamalı.
Ne kadar taşırsak taşlıyalım insanın göremediğimiz hikayesine dilimiz yetmez, inan ki yetmez.
******
Üzerinde durmazsak unutulup gidebilir anılar, gider ama bir gün mutlaka geri döner. Kimi küçük kimi büyük anılar, özenle sakladığımız nesneler gibi, anarak hikaye ettiğimizde hiçbir yere kaybolmaz; ölür ve yeniden doğarlar, tıpkı ay gibi, asmanın üzümleri gibi, bize ürettikleri alışkanlıkları bağışlayan atalarımız gibi hiçbir yere kaybolmaz anılar.

 
KİTAPTAN MÜZİKLER;
 

 



7 yorum:

  1. Şu kahveyi alma şansım var mı? :) Çok ihtiyacım var :D
    Alıntılar yine muhteşem :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sade içerim dersen neden olmasın, beğeni için sağol.

      Sil
    2. Vallahi sabahtan beri yeni oturuyorum :) Hiç müsait olamadım şimdi geldim varsa bi bardak alabilirim. :)

      Sil
    3. :)) şimdi çay var çay veririz...

      Sil
    4. Oda olur fark etmez :D

      Sil
    5. Misafir umduğunu değil bulduğunu içermiş :)

      Sil