OKUDUKLARIM 2023/61 YAZARLAREVİ CİNAYETİ

12 Temmuz 2023

 

 
Babam bizi bırakıp gittikten sonra Ada’yı da evi de orada geçirdiğim mutlu çocukluk anılarını da silmiştim aklımdan. Öyle sanıyordum. Demek ki silememişim, sadece bastırmışım, bilinçdışının en karanlık dehlizlerine itmişim ki şimdi Ada’nın bahar kokularıyla birlikte o duygular da birer birer çıkıyor saklandıkları geçmiş zaman mezarlarından. Edebiyatına eşik atlatmak için yeni bir “ses” bulma peşinde tehlikeli sulara açılan ünlü bir yazar. Hayatında yeterince bağ kuramadığı babasını ölümünden sonra anlamaya, yazdıklarının izini sürerek ardında bıraktığı gizemi aydınlatmaya çalışan bir evlat. “Büyük yazar”a hayran edebiyat tutkunu gençler. Bir zamanlar edebiyatçılara ev sahipliği yapmış ama zamanın acımasız tokadını yiyip kimliğini kaybetmeye başlamış bir ada... Oya Baydar, gizem ve merak unsurlarıyla harmanladığı romanında yazma tutkusunu, yazarlık hevesini, yazarın “vasat”ı aşma kaygısını, günümüz dünyasında edebiyatın metalaşmasını, ses-söz-yazı ilişkisini irdeliyor. Yazmak, yazarlık, edebiyat dünyası ve zamanın insanları da, mekânları da, edebiyatı da öğüten gücü üzerine bir roman.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
 Hayatında yeterince bağ kuramadığı babasını ölümünden sonra anlamaya,yazdıklarının izini sürerek ardında bıraktığı gizemi aydınlatmaya çalışan bir evlat.
 
KİTAPTAN ALTINI ÇİZDİKLERİM;
 
İnsanın zaman algısı ne tuhaf! Bazen bir yıl bir ömür oluyor, bazen bir ömür bir yıla sığıyor.
*****
 Ne kadar üstlenirsen o kadar yüklenirler.
******
Kimileri için yazmak bir tutkudur, yaşamlarına anlam kazandırmaktır. Tek bir satır yayımlamayacaklarını bilselerde vazgeçmezler. Böyleleri için yazarlık rastlantı değil mecburiyettir.
******
Hayat, yatağı değiştirilmiş bir ırmak gibi eskisi kadar gür olmasada usul usul akmayı sürdürdü.
******
Müşteri nasıl esnafın velinimetiyse okur da yazarın velinimetidir.
******
Mutlu aşk yoktur.
******
Heves geçicidir, ama tutku sürer.
******
Okumak da yazmak gibi bir iptiladır.
******
İnsan sevdiği birini yitirdiğinde hep bir şeyleri eksik bıraktığı duygusuna kapılıyor, kendini suçluyor.
******
Sezgilerimizin bir nedeni vardır.
******
İnsanın duyguları, sezgileri, aklından, bilincinden önde gidiyor bazen.
******
Sorunu siyasal bakışın ötesine taşıyabilirseniz içinizde duyarsınız, anlamaya  çalışırsanız, insana odaklanırsanız onların dünyasına girebilirsiniz. Yazar kendi hikayesiyle sınırlı kalmadan ötekilerin hikayesini anlatmayı başarırsa iyi yazardır.
******
İnsan en kolay kendini, kendi yaşadıklarını, çevresini, parçası olduğu dünyayı yazar ama iyi yazarlık başkalarının hikayelerini anlatabilmektir. Mesele yazarın anlattıklarının duygusuna sahip olması, kahramanlarıyla empati kurabilmesidir.
******
Sezgi bilgiye götüren yollardan biridir.
******
Klasikler olmadan olmaz, şiir olmadan olmaz.
******
İyi yazarın, has şairin tutkularının, duygularının peşinden gidebilme cesaretine sahip olması gerektiğini söylerdi.
*******
İnsan bir konudan huzursuzluk duyuyorsa, birinden birşeyler saklamaya çalışıyorsa mutlaka açık veriyor, hata yapıyor.
******
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur.
******
 Şiir bir atmosferdir, bir ruh halidir, dünyanın, insanın, kendinin hallerini kristal bir aynadan okumaktır, müziğin söze dökülmesi, sözün müzik olmasıdır. Şiir noktalama işaretlerine ihtiyaç duymaz; duygularımız gibidir, kesintisiz akan bir ırmak gibidir, zaman gibidir.
******
Edebiyat kendi küçük dünyamız dışında başka dünyalara, başka hayatlara, tanımadığımız, bilmediğimiz duygulara, heyecanlara açılmaktı.
******
Vasatın dili kitleye ulaşır, edebiyat piyasası vasatı körükler çünkü sıradan okur kolayı arar.
******
Bir metin yayınlanana kadar yazarın mahremidir.
******
Hüzün ki en çok yakışandır bize.
******
Edebiyat her zaman kurtarıcıdır.
*******
Güvene dayanmayan bir ilişki nasıl yürür ki!
******
İnsan ne kadar değişip dönüşse özü aynı kalıyor.
******
Güzellikte insanın içini acıtıyor bazen.
******
İnsanın içine kuşku düştü mü nasıl da pimpirikli oluyor, pireyi nasıl deve yapıyor, neler geliyor aklına! Paranoya böyle mi başlar?
*******
Kuşku kemirir insanı, hasta eder, gerçeği karartır.
******
Davaları izlerken dikkatimi çekmiştir. Sanığın ya da tanığın gizlemeye çalıştığı bir şey varsa teferruata daha fazla dalar, daha çok konuşur, işi laf kalabalığına getirmeye çalışır.
*******
İnsan en fazla sevdiğine küser. Tamam da bu kadarı olur mu, ölüm küskünlüğü silip götürmez mi?
*******
Yılbeyıl her şey daha kötüye gidiyor. İnsanlarda eski indanlar değil.
*******
Olgunlaşmamış meyveyi masaya koymamalı.
*******
Eleştirmenler, bir yazarı şu veya bu nedenle yıpratmaya niyet ettiklerinde acımasız olurlar. Kişisel bir sorunda olabilir siyasi bir düşmanlık da. Yazar bundan söz ederdi: ' Önce göklere çıkarır, orada taht kurarlar, sonra devran döner, yerin dibine batırırlar. Bakarsınız değersiz bir yazar yeni keşif diye lanse edilir, hak etmediği bir yere taşınır, sonra unutulur gider. Bundan sadece artık hayatta olmayan kült yazarlarla belli çevrelerde siyasi dokunulmazlık elde etmiş olanlar muaftır. '
******
Bir yazar eskidiğinde, ki klasikler hariç çok az yazar eskimekten kurtulabilir, yayınevleri okurun doygunluğuna, bıkkınlığına karşı taze kan peşine düşerler. Üslubunu, tarzını ne kadar yenilesen eski ilgiyi kolay kolay yakalayamazsın. Eski okurlar sevdikleri yazardan alıştıkları anlatımı beklerler. Yepyeni bir anlatımla karşılaşınca metin ne kadar iyi olursa olsun, sıradan okur bocalar, yabancılaşır.
******
Edebi yaratıcılık kafa değil yürek işidir, esin yürekten gelir, beyinde şekillenir.
*******
İşadamları böyledir işte, kâr görmedikleri yere yatırım yapmazlar.
******
Dil insanın ülkesidir.
******
Suç ne zaman suç olur? Düşünüldüğünde, planlandığında mı eyleme dönüştüğünde, işlendiğinde mi?
Suça niyet etmek, niyet etmekle kalmayıp planlamak, yolun yarısını aşmaktır. Ne var ki suç, kişinin öz yargısının dava dosyalarında kalır, açığa çıkmaz. İnsanın kendi kendini mahkûm etmesi yasalar önünde mahkûmiyetten çok daha ağırdır.
******
Sevgi pişmanlığa, pişmanlık suçluluğa evriliyor.
*******
Her kuşak geçmişe özlem duyuyor.
*******
Küçük yerlerde insanlar daha kuşkucu, daha dar kafalı oluyor. Kendi gibi olmayanı, yabancıyı ötekileştirme kendini korumanın bir yolu gibi algılanıyor.
*******
Söylenmeyen söz içerde çürür, insanı hasta eder.
*******
Bir yerde, en kritik anlarda insanın kendisini huzursuz eden konuya odaklanmamak için farklı şeyler düşündüğünü okumuştum.
*******
Bir şeyin kanıt olup olmadığı, ne aradığına, hangi izi sürdüğüne bağlıdır.
******
 İnsan bir konuya hem kafası hemde yüreğiyle yoğunlaşınca sezgileriyle bir iz yakalıyor.
******
Zaman anıları da kuşkuları da bulanıklaştırıyor, acıları törpülüyor. Sadece hatırlamak istediklerinizi hatırlıyorsunuz. Acı gibi kuşkular da külleniyor, olaya ilişkin düşüncelerinizi, sorularınızı anlamsız bulmaya başlıyorsunuz, defteri kapatıyorsunuz.
******
Yüreğe düşen kuşku bir kez söze dökülürse artık kaçınamazsınız, izi sürüp sonuna kadar gideceksin.
*******
Gerçek, kuşkudan iyidir  her zaman.
*******
Hepimiz kendi işimize gücümüze daldık, birbirimize pek faydamız olmuyor. Düşüncelerimiz, ilgilerimiz, hayattan beklediklerimiz farklılaştı.
*******
Yazabilmek, hele de iyi yazar olmak kişiye bağışlanmış bir ayrıcalıktır, çarçur etmemek, iyi kullanmak, hakkını vermek gerekir.
*******
 Eninde sonunda hepimiz kendimizi yazarız. Kendi yaşadıklarımızı, bildiğimiz çevreyi, tanıdığımız insanları, duyguları anlatırız. Yazarlık bunları kendimizden çıkarıp, harman edip başka insanların, hikayelerine dönüştürmektir. Tekil bireyden insanlığa, yerelden evrensele gitmek denen de budur.
******
En iyi tanıdığımızı sandığımız insanlar hakkındaki bilgilerimiz bile körün fil tarifi gibidir. Kişinin neresine dokunduysak, neresini algımıza sunduysa, neyi göstermek istediyse o kadar.
******
İnsan karmaşık bir yaratık; tek benliği, tek yüzü yok. Bazen, öyle bir yüzümüzü keşfeder, benliğimizin öyle bir yanıyla karşılaşiriz ki, kendimiz bile şaşırıp kalırız.
*****
Herkeste paslı bir anahtar var, kimsede maymuncuk yok.
*******
Sıra dışı bir kimliğe bürünmek insana koruyucu bir zırh kazandırıyor.
*******
Kendimize saklayacağımız şeyler her zaman var.
*******
Edebiyat başlangıcı şiirdir, edebiyat şiire dayanır, trabadur ezgileri de hatırlayın.
******
Cinayet her zaman okutucu bir temadır.
******
Yazdıklarımız yaşadıklarımızla derinleşir, zenginleşir. Aşklar da acılar da hatta zindan, işkence bile insanı zenginleştirir, derinleştirir.
*******
Hikayeler binlerce yıldır hep aynıdır: insanın trajik kaderi, toplum-birey çatışması, hayata bir anlam verebilme çabası.
*******
Devam etmek kadar bırakmakta cesaret ister.
*******
Aşkı anlatmak için aşkı yaşamak, aşık olmak gerekir.
******
Zaferlerden değil yenilgilerden öğreniriz.
******
İnsan derdini sıkıntısını sevdiğiyle paylaşmaz mı!
******
Çeviri nankör iştir, yazmaktan daha zordur.
*******
Vermezsen alamazsın, ekmezsen biçemezsin.
*******
Mimikler yalan söylese de gözler yalan söylemez.
*******
İnsanlarla kendi dilleriyle konuşuldu mu güven doğar, yakınlık kurulur, 10 a yaparız derlerse 5 e yaparlar işi.
*******
Kuşku düştü mü yüreğe, insanda huzur kalmaz bilirim. Kendini kemireceğine böyle, acını yaşamaya çalış. Acı sonuna kadar yaşanmazsa tükenmez. Bizde acıyı tüketmek için ağıtlar yakılır, hızır çağrılır, doğan güneşe karşı niyaz edilir, yüreğin sesi dışarıya vurulur ki yürek hafiflesin.
*******
Konuşmak iyi gelir, yüreği hafifletir.
*******
Canından vazgeçen kişinin dünya umurunda olmaz.
*******
Her halkın kendi Hızır'ı, kendi Duzgin babası, kendi kapıları vardır ki aslında hepsi birdir.
******
Her hikaye kendi öz dilini, kendi kahramanlarını arar. İnsan yaşadığı yere benzer, Her yazar aynı hikayeyi kendi toprağının kokusunu taşıyan dille anlatır.
*******
Ünlü oldun mu cenazene bile sahip çıkamazsın.
********
Sadece kediyi değil insanı da merak öldürür, en azından huzurunu kaçırır. Gerçek gerçek diye çırpınır insan, sonra bakarsın gerçek üstüne yıkılmış, altında kalmışsın.
*******
Yüreğinin git dediği yolda yürü.
*******
Her yerin lavantasının, nanesinin, kekiğinin kokusu farklıdır. Aynı toprakta, aynı bölgede bile farklı kokularda nane, kekik, lavanta olur.
******
Herkesin dağının dili farklıdır.
******
Büyüdükçe, sadece burnunla değil, yüreğinle, koklamayı öğrendikçe hissedeceksin.
******
Yazıya hiç ısınamadım, ruhun insandan insana akmasının, insanın ötekiyle bir olmasının arasında engel bildim yazıyı. Yazı sesi, sözü tutsak eder, cendereye sokar, çarpıtır, anlamı kaskatı dondurur. Bunu söylediğimde, " sesle söz yazıya dökülmedikçe kalıcı olmaz, geleceğe uzanamaz, dünyayı kucaklayamaz" demişti yazar. "Hiöbir şey kalıcı değildir, insan da ölür canlılar da; bir gün kitaplar okunmaz olur, diller kaybolur, yazı biter ama ses ile söz kalır"
******
Gözler değişmez, gözleri kapatmadan tebdil gecemezsiniz.
*******
Sevinçten çok kederde birbirini tanır, neşeden çok acıda birbiriyle buluşur insanlar. Ötekinin acısını, kederini içinde duymadıkça derdine derman bulamazsın.
******
Yalan insanın yüreğini karartır. Yürek kanarsa ses de söz de kaçar insandan.
******
Ben bensem adın ne önemi var.
******
Gözler görmedikçe renkler sese vurur derler.
*******
İnsanı gözleri ele verir, gözlerinde hile yalan yok.
*******
Ses gırtlaktan gelmez yürekten gelir, kulakla duyulmaz yürekle duyulur. Yürekle söyleyen, yürekle duyanlar için arya, türkü, caz, alafranga, alaturka olmaz, hepsi sestir hepsi musikidir.
******
İnsan kendi canına kıyarsa, ölümü ağır bir sitem gibi yüklenir ardında kalanlara, altından kalkması zordur. Aşk uğruna canına kıyanlarla ilgili nice kilam, nice destan, nice deyiş vardır.
*******
Hakk'a varmadan anlama varılmaz, sırra yaklaşılmaz.
******
Başkasının diliyle yazmak -nasıl söyleyeyim- üstüne oturmayan fistan gibidir. İster Türkçe ister başka bir dille olsun, ister sözle ister sesle ister yazıyla olsun; insan tarihinden, atalarından, inançlarından, çevresinden miras kendi yürek dilini kullanır.
*******
İnsan sevdiğinin ölümünü anlamdırmak için hikayeler, rüyalara sığınır.
******
Yaşam gibi ölümünde bir anlamı olmalı.
******
Okuduğum her sözcüğün, her satırın ardında çözülmesi gereken bir başka dil, bir başka mana var.
*******
Romanlar zindanın kapılarını açar, seni başka dünyalara, başka ülkelere götürür. Tanımadığın insanlarla arkadaş kardeş olursun, onların dertlerini, acılarını, aşklarını paylaşırsın, buradan çıkar özgürlüğe uçarsın.
*******
Okuya okuya insanın içine yazma ateşi düşüyor.
*******
Söz, ses uçar, sozsuzluğa kavuşur, sonsuzda yaşar; yazı okunmak için vardır.
******
Coğrafya insanın kaderidir.
******
Edebiyat sadece metin üzerinden değerlendirilmeli, yazar üzerinden değil.
*******
İnsan kendini denemeden bilmez ne zaman nasıl davranacağını. Misal: İşkence görmeden ötüp ötmeyeceğini, itirafçı cas olup olmayacağını bilemezsin. Aç kalmadan çalıp çalmayacağını bilemezsin.
*******
Dil parayla satılmaz, yürekten kopup gelene paha biçilmez.
******
Öfke insanı değiştiriyor, daha önce düşünmediğin, hissetmediğin, göze alamayacağın şeyleri düşünmeye, hissetmeye başlıyorsun. Öfke insanın gözünü karartiyor, cesaretini kabartıyor.
*******
Öfke baldan tatlıdır.
*******
Güç  insanı ezer, hele de çocukluğundan beri eziksen.
********
Korku bir kez yapıştı mı yüreğe insana hata üstüne hata yaptırıyor.
*******
Bilmek kuşkudan iyidir.
*******
İnsanın kendini aşma tutkusu yüceltici bir erdem mi bir günah mı?
 

8 yorum:

  1. Okuduğunuz her kitabı öylesine özümsüyor ve sindiriyorsunuz ki kitaptan seçip okuyuculara sunduğunuz satırlarla adeta kitabı okumuş gibi oluyoruz.
    Yüreğinize, beyninize, emeğinize sağlık.
    Sağlıkla, mutlulukla.

    YanıtlaSil
  2. Oya Baydar giderek daha sık duyduğum bir yazar sanırım bir şans vereceğim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitapla değil de başka bir kitapla başla bence.

      Sil
    2. Sıcak Külleri Kaldı ya da Yolun Sonundaki Ev'le başlamak en doğrusu bence, Kedi Mektupları da çok güzeldir.

      Sil
  3. Kitabı bayağı merak ettim, yazardan hiç kitap okumadım daha önce. Yazarın kitaplarına bakayım:) Emeğinize sağlık, çok güzel, ayrıntılı yazmışsınız:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplığımda bir kitabı daha mevcut okunmak için...

      Sil